kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Ayşe Toprak dokuz yıl önce 5 trilyonluk rekor tazminat kazanarak boşandı.

Ayşe Hanım'ın şansı iyiydi, o gitti her şey böyle oldu!

25.10.2008
- Oğullarınızın ikisi de holdingde sanırım ama kimse onları tanımıyor...
- Biri holdingde, öbürü de inşallah yakında gelecek. Millet bizi çok tanıdığı için onlar gölgede kalmak istiyor. Bir de onlar çok iyi çocuklar... Benden sonra Ahmet ve Mehmet yönetecek holdingi.

- Çocuklarınızdan en önde olan Ayfer Toprak. Neden öyle?
- O gazeteleri mazeteleri sever. Sanatı, politikayı da sever. Sana şöyle söyleyeyim, ben olmasam o çoktan milletvekili olmuştu. Ben istemiyorum.

- Neden?
- Siyaset bizim işimiz değil, herkesin kendi işini yapması lazım. Galeri açtı, çok kişi gidiyor galerisine, o sayede sosyalleşiyor, tanınıyor. Bize randevu mandevu lazım olursa Ankara'da, hallediyor o işlerimizi.

- Sanatla uğraşması hoşunuza gidiyor mu?
- Sosyete işi! Yavaş yavaş ben de öğreniyorum... Sayın Başbakan geliyor, bakıyor, geziyor, benim de hoşuma gidiyor.

- Çocuklarınızla ilişkiniz nasıldır? Kızlarla da yakın mısınız?
- Çok iyidir aramız. Bizim adetlerimize uygun olarak birbirimize çok bağlıyız. Çocukların evleri falan hep satıldı ama bir gün karşıma çıkıp, 'Satıldı, ortada kaldık,' demediler. Allah razı olsun hepsinden.
Ben onlardan çok memnunum. Doğrusunu söyleyeyim sana, anneleriyle araları çok daha iyidir. Ayşe Hanım'a ben çok haksızlık yaptım.

- Boşandığınıza pişman mısınız?
- Çok! O hanımefendidir, o bizim ailenin direğidir. Bir de onun şansı iyiydi, o olsaydı böyle olmazdı (gözleri doluyor) Ona zulüm ettim, başımıza bu geldi.

- Çocuklarınız size niye engel olmadı?
- O zaman çocuklar büyük değildi ki. Neyse, kısmet buymuş.

- Onun ahı var mıdır bu işte, ne dersiniz?
- Sayın Başbakan öyle diyor. 'Başına gelenler ondandır,' dedi bana.

- Sizi affetmiyor mu peki Ayşe Hanım?
- Arada sırada telefon açıyor, bazen ben açıyorum ama içten değil. İçten affederse bizim işlerimiz düzelir.

- O zaman biz çağrı yapalım bu röportajda, 'Ayşe Hanım sizin duanız lazım' diyelim...
- (gülüyor) Gene de sağolsun.

- Ayşe Hanım boşanmamak için rekor tazminat istemişti ve elini bile sürmemişti o paraya. Almadı mı kazandığı parayı hâlâ?
- Almadı tabii. O şimdi benden daha zengin. O bize yardım etti bu meselelerde. Ayrıldığı için onun mallarına el koyamadılar. Sağolsun, sıkıştığımız zaman arıyoruz. Allah razı olsun, her zaman söylüyorum..