AVRUPA Yakası son bölümde "sosyal mesajları" da komik öykülerin arasına sıkıştırarak, sadece "lay lay lom" bir dizi olmadığını ispatladı. Avrupa Yakası'ndan Anadolu Yakası'na geçmenin İstanbullular için gerçek bir işkenceye dönüşmesini biraz abartılı ama son derece yerinde saptamalarla mizaha döktü. Dizi izleme çılgınlığının insanların psikolojisini nasıl tehdit ettiğini ise Makbule'nin kişiliğinde önümüze serdi. (Bu eleştiriden en büyük payı rakip dizi Yaprak Dökümü'nün alması da manidardı) Avrupa Yakası'nın rock müzik dinleyenlerin tümünü "Pis, pasaklı, düzensiz bir hayat yaşayan, kedi kesen, tantuniden başka yemek bilmeyen işe yaramazlar tayfası" olarak göstermesi ise bu müziğe gönül verenleri incitiyor. Benden söylemesi... Yaprak Dökümü'ndeki cezaevi komedisi ise tüm hızıyla sürüyor. Bizim bir eli yağda bir eli balda mahkumlar, bu hafta da mantı partisi düzenlemesinler mi? Bir kez daha altını çiziyorum: Bu sahneler; işsiz, evsiz garibanları bir an önce cezaevine kapağı atmak için ö-zen-di-ri-yooor! Mahkumiyetin caydırıcı etkisini azal- tı-yooor!
Yayın tarihi: 24 Ekim 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/24/gny/haber,09BDBF29B17847399152D2B76A7BA744.html
Tüm hakları saklıdır.