Bir mağazada rengini beğendiğim her kıyafete dokunmak, modelini sevdiğim her parçayı denemek benim için alışveriş eyleminin çok önemli bir parçasıdır. Elimde askılarla deneme kabinine girmek, beni mağazadan torbalar dolusu kıyafetle ayrılmak kadar heyecanlandırır. Gerçi Fitness dergisinin 1001 kadın üzerinde yaptığı ankete göre, kadınların yüzde 88'i deneme odasında kıyafetler kadar kendi vücutlarını da eleştiriyor, hüsranla ayrılıyorlarmış ama olsun! En azından bu 1001 kadın sonunda hüsran olsa bile deneme kabinine girmeyi başarmış. Peki ya geri kalanlar? Kaşmirin, ipeğin, süetin, el emeği, göz nurunun düşmanı internetin pençesine düşen, alışverişlerini sanal dünyadan yapan kadınlar ne olacak? Trendometre.com'un haberine göre 70 milyon dolar kârla, lüks modanın internet adresi Net-a-porter.com'un ardından yıllarca sanal dünyaya direnen pek çok modaevi sonunda internetten satış yapmaya başlıyormuş. Dile kolay, 70 milyon dolar... Modaevlerine bu konuda hak vermemek elde değil. Belki cüzdan, fular, çanta gibi klasik ve risksiz parçaları bilgisayar başında sipariş edip, geri kalanlar için mağazalara gitmeye devam ederdik diyordum ama yanılmışım. The Sunday Times'ın geçen hafta büyük yer ayırdığı 'Sanal Ayna' haberine göre artık mağazaların deneme kabinlerinde soyunmamıza gerek kalmayacakmış. Yazık! Hem de çok yazık. Dediklerine göre Almanya, Berlin'deki Heinrich- Hertz Enstitüsü'nde geliştirilen sistemle almayı düşündüğünüz parçayı aynanın önünde üzerinize tutmanız yeterli olacakmış. Sistem, kıyafetin nasıl duracağını, üzerinize oturup oturmayacağını, hatta kıyafetin başka renklerinin sanal görüntüsünü aynaya yansıtacakmış. Anlayacağınız artık kabinin kapısından "Bu gömleğin başka renklerini görebilir miyim?" diye seslenmek yok. Sizi bilmem ama ben bu cümleyi çok severim. Bana hayatta alternatiflerim olduğunu hatırlatır.
MUCİZE AYNA, MİLİMETRİK KIYAFETLER Benim gibi düşünen moda bağımlılarına bilim adamları sayılarla cevap vermiş. İngiltere'de her yıl alınan kıyafetlerin yüzde 12'si iade ediliyor ve kadınların yüzde 33'ü, yılda en az bir kere, aldıklarını iade için mağazaya geri dönüyormuş. 'İade kabul etmiyoruz', 'Sadece değiştirme yapabilirsiniz', 'İade sürenizi iki saat aşmışsınız' veya 'Ben bu işlemi yapmayı bilmiyorum, mağaza müdürü üç hafta gelmeyecek' gibi bahanelerle karşılaştığımız Türkiye'de eminim rakamlar çok daha düşüktür ya neyse... Konumuza dönelim. Almanların geliştirdiği 'mucize ayna', müşterinin vücudunu 3 boyutlu olarak tarayıp, kıyafetlerin milimetrik olarak üretilmesini sağlayacakmış. (Düzeltme yaparak evini geçindiren terziler de işsiz kaldı.) Müşteri de çok ama çok memnun kalacak, kıyafetlerini hiç değiştirmek istemeyecekmiş. Denemeden, dokunmadan, aynada kendini uzun uzun seyretmeden ne kadar memnun olunursa.. "Denemeden ne bileceksin?" demeyin diye denedim. Londra'da bulunan Selfridges Mağazası'nın içinde bulunan bodymetrics adlı sistem, önce vücudunuzun 3 boyutlu örneğini çıkarıp, ardından mağazadaki binlerce farklı modeldeki jean pantolonun arasından size en uygun olanını buluyor. Hatta hiçbiri uymuyorsa size özel jean üretiliyor. Hayatının yüzde 90'ını jean pantolon içinde geçiren biri olarak, bu fikir bana çok cazip gelmişti. Fakat bu çekicilik uzay mekiğine benzeyen tarama odasına girdiğimde, bir de ekrandaki robotik görüntümle jeanlere baktığımda son bulmuş, kendime küçük gelen onlarca jean pantolonu dapdaracık havasız kabinlerde kan ter içinde denemeyi göze alarak bodymetrics'ten ayrılmıştım. Ben modanın mağrur ama gururlu halini tercih ettim. Sizlere de tavsiye ederim.