kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ELVAN DEMİRKAN

Hülya Avşar gerçekten hayatın dengesini buldu mu?

Hülya Avşar'ın uzun bir aradan sonra 'Pazar Sabah'la yaptığı röportajı okuyunca; hayatında farklı bir yere geldiğine inandım. Avşar, "Gerçekten güçlü müyüm yoksa dışarıdan mı öyle gözüküyorum ile ilgili bir kitap hazırlıyorum" demiş. İnsan hızlı ve hırslı hayattan kendini çekip, yavaşlayıp, soluk aldı mı; kendini daha dürüst bir gözle izliyor. Otantik kişiliği ortaya çıkıyor. Söylediklerinin enteresanlığı artıyor çünkü tecrübelerini ve geldiği yeri ortaya koyuş şekli, henüz o noktaya gelmemiş olanlara farklı bir bakış açısı sunabiliyor.

DÜRÜST OLAMIYORUZ!
Kendi hayatımızı nasıl şekillendireceğimizin bir bölümü yetişme tarzımız ve değerlerimizle oturmuşken; diğer bölümünü de vizyonumuzu geliştirerek değiştirme şansımız var. Oysa çoğu insan, bu değişimden korkuyor. Niye kendimize karşı dürüst olmaktan bu kadar korkuyoruz? Bilinmeyen olduğu için mi? Bir kez adım attık mı alıştığımız hayata dönemeyeceğimiz için mi? Belki de otantik kişiliğimizin enteresan olmayacağını düşünüyoruz. Hülya Avşar röportajın bir bölümünde, "Aslında hayatta herkes aynı şeyi yaşıyor ama duruşlarımız farklı" demiş. 40 yaşına gelmiş kadınlara sorun; hepsinin hayatında ya bir hastalık ya da bir ayrılık, ölüm, bağımlılık ve yalnızlık mutlaka olmuştur. Tecrübeler farklı olabilir ama sonuç aynıdır; hayata karşı daha kuvvetli ve daha dik durmayı öğrenirler 20'li ve 30'lu yaşlarda etrafındakileri memnun etmek için koşuşturanlar, orta yaşa yaklaştıklarında bir değişime girerler ve önce kendilerini düşünmeyi öğrenirler. Kendileri bile şaşırır buna... Okulda matematik problemlerini çözdükçe nasıl problem çözme kabiliyetimiz gelişiyorsa, hayatta da öyle... Problemle yüzleştikçe, çözmede uzmanlaşıyoruz. Kendi hayatımıza hakimiyetimiz artıyor. Tanıdığım her kadın bunun bir versiyonunu yaşamıştır. O yüzden, yıllarca yaşanılan uğraş ve arayışın kargaşasından sonra yüzeye çıktığınızda ve iç dünyanız ile dış dünyayı biraz dengeleyebildiğinizde, bu anahtarı başkaları ile paylaşmak istersiniz. Benim tecrübelerimden iki kitap çıktı. Hayatının bu aşamasında Hülya Avşar'ın gerçekten güçlü olup olmadığı konusunda kendini sorguladığı kitabını büyük bir merakla bekliyorum. Kendisinin de belirttiği gibi, bu projenin bir albümden ziyade kendini daha çok dolduracak bir proje olduğuna eminim. Yukarıda yazdıklarım yaşlılığa karşı yaklaşımımızı da belirler. Görüntünüze ve sağlığınıza dikkat etmeniz tabii ki önemli ama gelmek istediğiniz yer; sadece nasıl göründüğünüz olmamalı. Sadece yaşlanan bir kadın olmayın, olgunlaşmaya açık bir kadın olun. Bu size başkalarını taklit ettirmeyecek bir iç güven verir. O zaman yaşlanmayı sadece kırışıklık ve yalnızlık olarak görmekten vazgeçebilirsiniz. Bazı okurlarım, 'Yıllar içinde başkalarını memnun etmeye çabalarken, kendi değerimi kaybettim' şeklinde mail'ler gönderiyor. Ben buna inanmıyorum. Bir insan değerini kaybetmez. Önceden de kendine değer vermiyorsundur ama girdiğin ilişkilerde o değeri bulmaya çalışıyorsundur.

KENDİ DEĞERİNİZİ BİLİN!
Ne çeşit ilişkileri seçtiğiniz problem olabilir ama asıl problem neden değerinizi hissetmediğiniz ilişkileri seçtiğiniz. Ve bu sorunu kendi içinizde halletmediğiniz sürece, değerinizi hissetmeyeceğiniz ilişkileri de yaşamaya devam edersiniz. Hülya Avşar, kendisine saygısını artıran bir ilişki seçince, duygusal ve entelektüel olarak 'aradığım bu' dedi ve o durulma ihtiyacı kendiliğinden geldi. Hayata karşı perspektifi daha bir yerine oturdu. Halen daha bazı yorumları ile tartışma yaratıyor olabilir ama genel anlamda hayatla dengesini bulmaya başladığına magazin medyası da şahittir.