Giriş Saati : 28.09.2008 11:09 Güncelleme : 28.09.2008 15:48
Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Temizhan, kalp hastalığının oluşmadan önlenmesi ya da ötelenmesinin giderek önem kazandığını, koruyucu işlemlerin sağlıklı yapılabilmesi için de öncelikli olarak bireyin riskinin saptanmasının gerektiğini belirtti.
Bugün Dünya Kalp Günü. Günün bu yılki teması ''Riskinizi Bilin'' olarak belirlendi.
Doç. Dr. Temizhan, her yıl 280 bin yeni kalp krizi olgusuyla karşılaşıldığını, bu rahatsızlık nedeniyle hastaneye başvuranların yaklaşık yüzde 18'inin ilk 30 gün içinde hayatını kaybettiğini söyledi.
Gerek görülme sıklığı, gerekse de yüksek ölüm oranı nedeniyle daha başarılı tanı ve tedavi yaklaşımları üzerinde yoğun çabalar sürdürülmesine rağmen, yüz güldürücü sonuçlar elde edilemediğini anlatan Temizhan, şöyle konuştu:
''Kalp-damar hastalıkları oluştuktan sonra uygulanan ilaç, balon anjioplasti, stent ve by pass cerrahisi gibi girişimler, masraflı ama istenilen sonucu her zaman vermeyen zahmetli işlemlerdir. Bu nedenledir ki kalp hastalığının oluşmadan önlenmesi ya da ötelenmesi, giderek önem kazanıyor. Bu koruyucu işlemlerin sağlıklı yapılabilmesi için de öncelikli olarak bireyin riskinin saptanması gerekiyor. 20 yaşın üzerindeki yetişkinlerin 10 yıllık riski mutlaka hesaplanmalıdır.''
Yaş, sigara, hayırlı kolesterol, total kolesterol, sistolik kan basıncı ve cinsiyet durumlarına göre bir puanlama yapılıp, 10 yıllık riskin buna göre tahmin edildiğini belirten Temizhan, ''Bir kişi, 10 yıllık riski yüzde 10'dan küçükse ideal, yüzde 10-20 ise orta derecede, yüzde 20'den büyükse yüksek riske sahiptir. Diyabeti veya bilinen kalp hastalığı olanlar direkt olarak yüksek riske girmektedir'' uyarısında bulundu. ''FARKINDALIK ÇOK DÜŞÜK''
Türkiye'de kalp için tehlike yaratan yüksek tansiyon ve şeker hastalığına ilişkin farkındalığın son derece düşük olduğuna işaret eden Temizhan, ülkede hipertansiyon görülme sıklığının yüzde 31,8 dolayında bulunduğunu, bunun da 15 milyon yetişkinin hipertansif olduğu anlamına geldiğini kaydetti.
Buna karşın, yetişkin halkın yüzde 32,2'sinin kan basıncını hiç ölçtürmediğini, hipertansiflerin ancak yüzde 40,7'sinin bundan haberdar olduğunu, sadece yüzde 31,1'inin ilaç kullandığını vurgulayan Temizhan, ''Hipertansiyonu olan hastaların sadece yüzde 8,1'inde kan basıncı kontrol altında. İlaç kullananlarda ise bu oran yüzde 20,7'' bilgisini aktardı.
Temizhan, ülkede şeker hastalığı görülme sıklığının yüzde 7,2, obezite görülme sıklığının ise yüzde 30,4 olduğuna dikkati çekerek, yetişkinlerin yüzde 36'sında kilo fazlalığı bulunduğunu bildirdi.