kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
YAVUZ DONAT

Kazanan yok, kaybeden Türkiye

Böyle bir kavga olmaz. Olmamalıydı. Ama oldu. Böyle bir kavganın "kazananı hiç olmaz."
Ama "kaybedeni" mutlaka olur.
Kaybeden "şu kişi" veya "bu kişi" değil.
"Kaybeden Türkiye."
"Tanrı Türkiye'yi korusun" demenin tam zamanı.
Böyle bir kavga "yersizdir, mantıksızdır."
Eğer bir yerde suç işlendiyse "ne yapılacağı bellidir."
"Yargılamak, ceza vermek" ya da "aklamak" yargının işidir.
TV ekranları "mahkeme salonu" değildir.
Kavgayı izleyenler de "jüri değildir."
Eğer "hukukun üstünlüğüne" inanıyorsak ve eğer "bağımsız yargıya" güveniyorsak...
Herkes "eteğindeki taşları" yargının önüne döker.
"Sonucunu" bekler.
Adına "kamuoyu" denilen "parlamentoyu göreve getiren güç" de der ki:
- Temsilcilerimiz her şeyin üstüne gidiyor... Gerekeni yapıyor... Ben huzur içinde uyuyabilirim.
Bugün kamuoyu "bunu söyleyebiliyor mu?"
Tekrarlayalım:
"Düellonun" kaybedeni Türkiye'dir.
Türk siyasetidir.