Prof. Atila Özgüç Türk halkının astronomiye ilgi duyduğunu, ancak bilgisinin yetersiz olduğunu anlattı.
İLİŞKİLİ HABERLER
Yere göğe sığmaz soruların 140 yıllık aydınlığı: Kandilli
Yere göğe sığmaz soruların 140 yıllık aydınlığı: Kandilli
140. yaşına giren Kandilli Rasathanesi, her an bizimle birlikte. Kurum, dini günler, bayramlar ve iftar ile imsak vakitlerinin temelinden, Güne. ve Ay takvimleri arasındaki farklara, adli astronomiden 'uzay hava durumu'na ve 'en iyi teleskop nası alınır'a kadar pek çok soruyu bugün de usanmadan yan›tl›yor..
Tam adı Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) olan ve dün sona eren 'Dünya Rasathaneler Forumu'na da ev sahipliği yapan emektar ve evrensel kuruluşun müdürlüğü, bugün Dr. Gülay Altay'a emanet. Kurumun Astronomi Laboratuvarı'nda çalışan bir diğer kıdemli akademisyen, Astronom ve Jeodezi uzmanı, Prof. Dr. Atila Özgüç. Özgüç ile Rasathane'nin 140. doğum günü şerefine, Carl Zeiss marka, bugün daha ziyade güneş fiziği gözlemleri için kullanılan, leke tespiti amaçlı teleskop olarak görev yapan en az 80 senelik emektar dev gözün bulunduğu kuledeki ofisinde randevulaşıyoruz. Bu arada hatırlatalım, 1936'dan bu yana binada bulunan bu yorgun ve dev teleskop, bugün için yerini küresel yer belirleme özellikli, 30 bin yıldızlık gök atlası hafızalı, ABD yapımı aynalı ve taşınabilir son model bir Meade teleskobuna bırakmış. Yine, Rasathane gözlem kulesi girişindeki beyaz gök dürbünü de, 1960'larda, üniversitenin özverili çabalarıyla edinilmiş.
AMATÖR ASTRONOMLARA TAVSİYELER
Filmlerde rastlanabilecek tatlı bir arşivsel dağınıklık içindeki ofisinde, klasik müzik ve Atatürk portreleri refakatinde çalışan Özgüç, bilge bir mütevazılıkla, hemen herkesin 'meraklı' çocuklarını, 'acaba Rasathane'ye getirebilir miyim?' diye bugün bile telefonla kendilerini aradıklarını anlatıyor. Hatta 12 Ağustos'ta yaşanan son meteor yağmurunda da, böylesi bir gözlem amaçlı ziyaret talebi yoğunluğu tekrar meydana gelmiş. Özgüç, meteor yağmurlarının teleskopla izlenebilme imkânının bilimsel açıdan bulunmadığını bir kere daha, yine sakince vurguluyor: "Nereye, nasıl, ne kadar bakacaksınız ki? Bu talepler, insanlarımızın bu konuda çok fazla bilgisi olmadığı için yine bize gösterdikleri tepkiler aslında. Örneğin Ankara Üniversitesi Rasathanesi'nde de, Ahlatlıbel'de bir 'halk günü' daha yapılmıştı. Ama orada da halk çıplak gözle göğü rasathanede hep birlikte izlemişti." Prof. Özgüç bu kapsamda, konuyu hangi teleskopların iyi, hangisinin kötü olduğuna getiriyor: "Piyasada genel olarak şu anda Çin malı teleskoplar var ki, bunlar iyi değil. Bunların göz mercekleri çabuk bozulabilen plastikten. Bildiğiniz gibi Çin mallarının bazıları çok kötü. Daha önceden de, benim delikanlılığımda Japon malıydı her şey ve hepsi de kötüydü. İki kez kullanırsınız, üçüncüde bozulurdu."
HEP O İRONİK SORU: HANGİ ZAMANDAYIZ?
Astronomi biliminin birçok alt dalı bulunduğu için, Güneş'in ve Ay'ın kesin doğuş ve batış vakitleri, bayramlar ve dini günler, bu anlamda hep Rasathane'nin 'asıl' çalışma alanlarına giriyor. Bu kapsamda 'Ay ayı' denilen, eskiden kullanılan Kamertakvimin tespiti de, kurumun sorumlulukları arasında öne çıkıyor. 'Üç Aylar' olarak bildiğimiz bu zaman dilimi, temelini gökyüzünün durumlarından alıyor. Zira Miladi takvimden farklı olarak, Kamertakvimde ayların uzunlukları değişiyor. Bu nedenle Ramazan, bazen 29, bazen 30 gün oluyor. Bunun gibi, Recep ve Şaban aylarının da kesin hesabı, kurumun yaptığı 'rutin' işlerden yalnızca bir tanesi. Prof. Özgüç bu konuda da Rasathaneye çok fazla tepki geldiğini ve bunun da ironik biçimde Suudi Arabistan ve Malezya ile Türkiye'yi yeniden çelişkili bir biçimde yan yana düşürdüğünü anlatıyor: "Suudi Arabistan'da Ramazan veya bayram başladı, burada niye başlamadı? Niye bizde Arife değil hâlâ?' diye soranlar olabiliyor. Tabii, İslam inancında birtakım değişiklikler olduğu için, bizim Miladi takvimimiz ile orası tutmuyor. Hatta bu olayı düzenlemek için iki üç yılda bir, bir İslâm ülkesinde, özel konferans dahi toplanıyor ve birtakım hükümet kararları alınıyor. Ama bu insanlar, ülkelerine döndüklerinde verilen karara uyamayabiliyorlar. Çünkü hükümetlerinin ve krallarının baskısı, bu karardan yetkilileri vazgeçirebiliyor. Bu nedenle de Malezya veya Suudi Arabistan ile aramızda, gün farkı doğuyor. Hatta dikkat edin, TV'lerde perşembe akşamları Kur'an okunur. Biz perşembe olarak yaşarız ama, aslında o cuma akşamıdır. Hatta TRT de bile bu hâlâ böyledir; mutlaka bir dini program olur. Çünkü Kamertakvimde günler saat 12.00'den 12.00'ye değişir. Bu nedenle de olay bir gün önceye gelmiş olur..."
ZAMAN SERVİSİ'NDEN ASTRONOMİYE
Öte yandan 1992'de yapılan bir protokol ile, Kandilli Rasathanesi'nde hizmet veren 'Zaman Servisi'nin hemen hemen tamamına yakın gözlem araç ve gereçleri, rasathanenin diğer bölümlerinin kullanımdan kalkmış araç ve gereçleri ile sergilenmek üzere Koç Sanayi Müzesi'ne verilmiş. Zaman Servisi geçmişte, doğru zamanı tayin etmenin yanı sıra Türkiye için daimi evkatı şer'iye (Namaz vakitleri) cetvellerinin hazırlanması, ve 'Adli Astronomi' kapsamında Ay ve Güneş'in hareketlerine ait raporların hazırlanarak talep eden mahkemelere 'resmi bilirkişi' sıfatı ile gönderilmesinden de sorumlu tutulmuş. Adli Tıp Kurumu kanunun 1982 yılında yürürlüğe girmesi ile ise, Zaman Servisi'nin adli astronomi konusunda çalışan personelinin Adli Tıp Kurumu'na nakilleri yapılmış. Zaman Servisi, uzun yıllar tek personel ile çalışmış. Son beş yıldır ise Zaman Servisi'nin çalışma ve sorumluluğu, Güneş Fiziği Laboratuvarı bünyesinde Astronomi Laboratuvarı'na devredilmiş. Kısacası Kandilli, hayatımızda yerden göğe var olmayı sürdürmekte...
İLİŞKİLİ HABERLER
Yere göğe sığmaz soruların 140 yıllık aydınlığı: Kandilli
Yayın tarihi: 20 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/20/ct/haber,A921E34C9CE448BFB115B0B3CA5C7E41.html
Tüm hakları saklıdır.