Sanat filmi değil, reklam!
KAYA GENÇ
Giriş Saati : 28.08.2008 21:34
Güncelleme : 29.08.2008 18:55
İnsanların televizyon reklamlarından kaçmayı öğrendiğini tespit eden şirketler, çözüm olarak kimseye çaktırmadan filmlere 'sponsor' olup gizli reklam yapıyor. İtalyan moda firması Prada da sanat filmleriyle parfüm satacak.....
Reklam endüstrisine yön veren isimler, gizli gizli reklamcılığın yeni döneminin hazırlıklarını yapıyor. Reklam aralarında algılarını kapatmayı öğrenmiş potansiyel müşterilere zorla reklam seyrettirmekten bıkan reklamcılar, eğlence ve pazarlama arasındaki çizginin tamamen kalkmasına çalışıyor. Tren şirketi Eurostar'ın (www.eurostar.com) sponsorluğunu yaptığı ve İngiltere'de gösterime giren Shane Meadows imzalı Somers Town ve jean markası Meltin' Pot'un (www.meltinpot.com) finanse ettiği Chris Cottam'ın The Lives of Saints'i, 'içerik pazarlaması' olarak adlandırılan bu eğilime iki farklı örnek oluşturuyor. Dahası, ünlü moda firması Prada da (www.prada.com), American Gangster (Amerikan Gangsteri) ve Black Hawk Down (Kara Şahin Düştü) gibi popüler filmlerde kurgucu olarak çalışan Pietro Scalia'yla işbirliği yaparak bu piyasaya giriyor. Marka, yeni erkek parfümü Infusion d'Homme'u tanıtmak için şirket dokuz filmlik bir reklam projesi hazırlatacak.
İLGİNÇ BİR HİKÂYE OLSUN
Scalia, Prada'nın web sitesinde gösterilmek üzere çekilecek dokuz adet kısa filmi birleştirmekle görevli. Prada yöneticilerinin umudu, parfüm ve elbise satmak için ilginç hikâyeler anlattıkları ve yine internette gösterilmiş olan Thunder Perfect Mind ve Trembled Blossoms isimli yapımların başarısına ulaşmak. Prada yetkilileri, Scalia'nın filmiyle şirketin geleneksel parfüm pazarlama yöntemlerinden vazgeçmiş olacağını söylüyor. Prada'nın iletişim direktörü Tomaso Galli, amaçlarının 'kokuyu görmek,' kavramının üzerine gitmek olduğunu anlatıyor. Parfüm dünyasına böyle yaklaşmak ona kalırsa çok yaratıcı bir yöntem. "İnternet giderek eğlencenin ön plana çıktığı bir yere dönüştü. Biz de yeni ürünümüzü dünyaya yeni, eğlenceli, kolay ulaşılır ve ticari olmayan bir araç kullanarak sunmayı istedik," diyor. Elbette bu tür bir aktiviteyi 'ticari olmayan' olarak adlandırmak kulağa pek de mantıklı gelmiyor. Ama bazıları da Prada'nın hiç gizlemeden, açık açık reklam yaptığını söylemesini dürüstlük olarak görüyor. Yönetmen Shane Meadows'un imzasını taşıyan Somers Town filmini kimin finanse ettiği ise, Prada filmlerinin aksine, ilk başta anlaşılmıyor. Daha önce This is England filmini çeken yönetmen Meadows, Londra'daki reklam ajansı Mother aracılığıyla (www.motherlondon.com) şirketin müşterilerinden Eurostar şirketiyle bir anlaşma yapmış. Eurostar böylece Meadows'a filmi yapmak için ihtiyaç duyduğu 500 bin sterlini vermiş. Siyah beyaz çektiği filmde kendisine hiç karışılmadığını söyleyen yönetmenin yarattığı karakterlerden biri, Fransa ve İngiltere arasındaki tren sisteminde çalışıyor. Filmdeki olaylar da Eurostar'ın Londra'daki St Pancras terminalinde geçiyor. Film, Edinburgh Festivali'nde birincilik ödülü aldı, ama türünün ilk örneği değil. Fringe Festivali'nde gösterilen Pot Noodle: The Musical, 'Hamlet'ten esinlendiğini' söylemekle birlikte Pot Noodle'ın üreticisi Unilever tarafından (www.unilever.com) finanse edilmek gibi (aslında oyunlarını sahneye koymak için her türlü desteği kabul eden Shakespeare'in ruhuna da uygun görünen) bir özelliğe sahip. Filmin bir sahnesinde dans eden fabrika işçileri ağaçlardan Pot Noodle marka erişteler topluyorlar.
MAKSAT 'EĞLENDİRMEK'
Somers Town'ın yapımında çalışan Mother Vision'dan Ed Fayers, filmin prodüktörleri arasında Eurostar'ın da yer aldığını seyircilerin fark etmeyeceği görüşünde. "Somers Town'ın iyi bir film olup olmadığı önemli. Pat Noodle: The Musical için de durum aynı. Bizim amacımız eğlendirmek." Mother Vision ekibinden yazar Gustavo Sousa ise, bu tür pazarlama tekniklerini eleştirenleri kuru gürültü yapmakla suçluyor. "Yeni bir alana girmiş durumdayız. Eskiden şimdi olduğu gibi Eurostar'ın yeni bir hizmetinin promosyonunu bu şekilde yapması normal karşılanmazdı, ama artık her şey değişiyor," diyor. Ajanstaki ekip, genel olarak seyircilerin geleneksel yöntemlerle sunulan reklamlardan kaçmayı bir biçimde başarmış olmalarına çare buldukları görüşünde. Meselâ ekibin önde gelen isimlerinden Al McCuish: "Televizyonda reklam çıktığında seyirciyi uyaran cihazlar dahi geliştirildi. Biz de, iyisi mi insanlara zorla reklam seyrettirmeye çalışmaktan vazgeçelim dedik" diyor.
SEYİRCİ ŞÜPHECİ OLMAKTA HAKLI
Peter Yonk gibi, reklam dünyasını uzun süredir inceleyen biri için sanatı kullanarak ürün satma fikri çok tanıdık. Yonk "Geçmişe bakarsanız hayal edebileceğiniz her tür 'içerik' için sponsorluk anlaşmalarınn yapılmış olduğunu görürsünüz... Baskı grupları, şirketler ve elbette politikacılar tarafından çeşitli filmlere bir şekilde katkı yapılmıştır," diyor. Bu ay Shane Meadows'un süpermarket zinciri Asda için (www.asda.co.uk) yaptığı yeni reklam kampanyası da İngiltere'de gösterime giriyor. Ünlülerin önderlik ettiği kampanyalar yerine, süpermarket zinciri, Bafta ödüllü bir yönetmenden 'okula dönüş kıyafetleri' temalı reklamlarını yönetmesini istedi. Fallon reklam ajansının (www.fallon.co.uk) hazırladığı reklamda İngiltere'nin kuzeyinde yaşayan çocuklar çamurlarda debeleniyor, üzerlerinde okul üniformaları, halat çekme yarışı yapıyorlar. Tıpkı reklam ajansı Mother gibi Fallon da bu işte Meadows'la ortaklık yapmayı istedi. Reklamcılara göre yönetmen This is England isimli filminde çocukları içten ve gerçekçi bir biçimde resmetmişti. Ama doğrusu bu ya, Meadows'un Asda projesinde tam bir sanatsal özgürlüğe sahip olacağını beklemek pek de mantıklı değil.
Yayın tarihi: 6 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/06/ct/haber,96DAD66256674B3CA26FCAC394A91AFA.html
Tüm hakları saklıdır.