'Her şey dahil' sistemi pek çok sebepten dolayı eleştiriliyor. Örneğin bu sistemdeki upuzun açık büfelerde her türlü çeşit olsa da deniz ürünleri bulmak imkânsız. Ama yabancı turistler bundan şikâyetçi değil gibi....
Geçen hafta, aylar önce gazetemiz SABAH'ın çalışanları için düzenlediği bir gecede çekilen piyangolardan birinden kazandığım 'bir haftalık tatil' armağanının son şansı geldiğinden, Jolly Tur'un sunduğu tatil imkânlarından birini, çoktandır görmek istediğim Fethiye yöresini seçtik. Ve bir oteller zinciri olan Majesty-Tuana'nın Fethiye'ye çok yakın otelinde bir hafta geçirdik. Hayatımda ilk kez 'her şey dahil' bir otelde kaldım. Pardon, birkaç yıl önce Finike'de yapılan bir basın davetinde de kalmıştım, ama o kısacık bir şeydi. Bir hafta kalınca, bu sistemle iyice içli-dışlı oluyorsunuz.
TABAKLARI TEPELEME DOLDURANLAR Sistem yabancılar için iyi: Ortalığı dolduran çok sayıda Rus ve daha az İngiliz- Alman-Belçikalı turistler hiç de şikâyetçi görünmüyorlardı. Ama, hele böyle çok büyük bir otelde yemek ve servisin zirvede olması mümkün gözükmüyor. Kocaman açık büfede, günler boyu deniz ürünlerini arayıp bulamamak ve "Ah Bodrum," demek hoş değil. Meyve suları çeşitli ama hepsi sudan farksız. Gerçi tabaklarını tepeleme dolduranlar, özellikle Ruslar çok mutlu. Ama biz Türkler, en azından zaman elimizi cebimize atıp hovardalık gösterisi yapmadan duramayız ki... Bunu yapamamak ve onca barın, kafenin ve lokantanın hiçbirinde hiçbir şeye para ödememek, nerdeyse kâbus oluyor!.. Otel gerçekten güzel: Çok geniş bir alana, ikişer katlı küçük yapılar biçiminde yayılmış, otelle tatil köyü arası bir mekân. Akla gelecek her şey düşünülmüş, özellikle de çocuklar için... Spor alanlarından tenis kortlarına, çocuk bahçelerinden yuvalara, küçük bir hayvanat bahçesinden tiyatroya her şey var. Tiyatro ve yanındaki havuzda geceleri eğlenceli şovlar var; önce küçükler, sonra büyükler için... Ama insanın canı zaman zaman özel anlar geçirmek istiyor. Bunun için, adı 'a la carte' olan iki restorandan balık ürünleri verdiği söylenene gittik. Biraz hovardalık etmeyi göze alarak. Ama ne mümkün! Buraları da her şey dahil sistemine dahilmiş! Yani gecenin birinde, "Ben özel bir yemek ve servis istiyorum, ödemeye de hazırım," deseniz, mümkün değil. Oysa bence olmalı. Otel 1200 yataklı. Çalışanlar, bir günlüğüne gelenler, mevsimlik fazla elemanlar ve konuklar filan derken, bu sayı 2 bine yaklaşıyor. Böyle bir yerde, bu sistem belki yine de en iyisi. Nitekim otelin sahiplerinden, hemen her akşam sohbet ettiğimiz Faruk Üretmen bunu doğruluyor. Böylesi büyük yerler için bunun en iyisi olduğunu söylüyor. Bir şartla; tümüyle doldurmak ve en azından yedi ay müşteri çekmek koşuluyla... Ki bunlar da gerçekleşmiş. İşte artık dünyada birçok ülkede ve birçok tatil merkezinde uygulanmasına geçilen 'her şey dahil' sisteminin artı ve eksilerine bir yaklaşım. Sanırım, zaman zaman çok şikâyet edilen bu sistemden kolay kurtulamayacağız.
Bugünkü Tüm Yazıları
Her şey dahil sistemi: İyi mi kötü mü?
Yayın tarihi: 5 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/05/cm/dorsay.html
Tüm hakları saklıdır.