Şahinlerin dediği yapılsa,
Türkiye, bir maceradan diğerine koşmak zorunda kalırdı.
7 düvelle kavgalı olmak iyi mi?
Bu soruyu, Abdullah Gül'ün Erivan'a maça gitme ihtimali üzerine soruyorum.
Soykırım iddiaları ve Dağlık Karabağ gibi meseleler halledilmemişken, Ermenistan'ı ziyaret bir Türk siyasetçisi açısından riskli. Ama cumhurbaşkanının seçmenle bir ilişkisi yok. Gül'ün maça gitmesi, münasebetlerin düzelmesine katkı sağlayacaktır.
Kuzey Irak veyahut Kıbrıs gibi, Ermenistan vesilesiyle de milli duyguları galeyana getirmek kolay, fakat, yararlı değil. Kıbrıs'ta Annan Planı'na geçit verilmesin diye az daha darbe yapılacaktı. Sırtını askere dayayan Denktaş,
New York'ta uzlaşmaz bir tavır sergilemişti. Genelkurmay'ın Barzani ile Talabani'ye karşı da sert bir tavır takındığını biliyoruz. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, aynı çizgideydi. Barzani ve Talabani'nin
Türkiye'ye çağrılmaması bir yana, Türk ordusunun sorgusuz sualsiz Kuzey Irak'a girmesi isteniyordu. Erdoğan Hükûmeti bu tuzağa da düşmedi. ABD istiyor diye Suriye veya İran ile ilişkiler de kesilmedi.
Bölgesinde aktif bir rol üstlenen
Türkiye,
"İstikrar Platformu" zemininde, Kafkasya'daki bütün ülkelerin işbirliğinin önderliğini yaparken, Ermenistan'la mutlaka sıcak ilişkiler geliştirmelidir. Çünkü o zaman derler ki:
"Siz daha Türkiye olarak Ermenistan'la sorununuzu halletmemişsiniz..." "...Kendisi muhtacı himmet bir dede, nerede kaldı gayriye himmet ede..." deyiverirler.
Kafkasya'nın iç sorunlarının aşılmasına öncülük eden bir ülke
Türkiye. O zaman Ermenistan ile yakınlaşma fırsatını kaçırmamak lazım.
Yayın tarihi: 4 Eylül 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/04//haber,74C505A8710644E6B4D2BD3A18FC6E1E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.