kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
30 Ağustos 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Otelin teras katında bulunan davet salonu aynı zamanda bir sergi platformu.

Dünyada son trend: Büyük odalı küçük oteller

BURCU ALDİNÇ
Güncelleme : 29.08.2008 18:51
Nişantaşı'ndaki eski SABAH-atv binası 2006 yılından beri bir HIP hotel. Bir zamanlar yöneticilerin ofislerinin olduğu teras kat lüks süitlere, stüdyolar ise spa'ya çevrildi. Gazeteci Leyla Umar adına da bir süit hazırlayan oteli ve otelcilikteki son trendleri Genel Müdür Serra Arıkök anlattı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Dünyada son trend: Büyük odalı küçük oteller
İstanbul Nişantaşı'ndaki The Sofa Hotel'in bazı gazeteciler için ayrı bir önemi vardır. Çünkü bir zamanlar, medya dünyasından birçok önemli ismin çalıştığı bina, artık bir HIP hotel. Üstelik Nişantaşı'nın göbeğinde, hiçbir otel zincirine bağlı olmayan The Sofa Hotel, Wallpaper'dan The Observer'a hatta The New York Times'a kadar birçok uluslararası yayına da konu olmayı başardı. Otelin başarısında Genel Müdür Serra Arıkök'ün katkısı da göz ardı edilemez. Hayatı boyunca hep otelcilik sektöründe çalışmayı düşleyen Arıkök ile The Sofa Hotel'in önce geçmişini yâd ettik, ardından da dünyadaki son trendleri konuştuk...

- Eskiden 'otel müdürü' denilince akla hemen erkekler geliyordu. Artık bu tabu yıkıldı sanırım. Bir kadın olarak otelin tüm işleriyle ilgilenmek, bir de üzerine müşteri dertleri dinlemek zor değil mi?
- Bizim işi, kadın-erkek diye ayırmak istemiyorum. Çok ağır bir meslek. Ama anahtar kelime bence çalışmak. İyi eğitimli olduğunuz ve işinizi çok sevdiğiniz sürece sorun yok. Bizim sektörümüzde dünya ile entegre olabilen ve değişimi takip edebilen insanlar ileri gidebiliyor. Bunda da kadın-erkek ayrımı olmuyor.

- Dünyadaki trendleri nasıl takip ediyorsunuz?
- Dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen fuarlara katılıyorum. Turizmciler, restoran işindekiler ve otelciler bir araya gelerek yeni trendleri tartışıyoruz. Üstelik bu sayede farklı otellerde kalma ve oradaki hizmetleri görme imkânı da yakalıyoruz.

- Burası eskiden SABAH ve atv'nin binasıydı. Birçok gazeteci tanıdığımın buraya gelip iç çektiğini biliyorum.
- Evet, zaten birçok gazeteci müdavimimiz var. Buraya her geldiklerinde nostalji yapıyorlar. Gelip, "Burası benim odamdı, burası karanlık odaydı," diyenler var. Leyla Umar da müdavimlerimiz arasında. Hatta onun adına bir de süit hazırlattık. Çok farklı ve güzel bir süit. SABAH'ın eski sahibinin odası da çok güzel bir suit oldu. Yöneticilerin teraslı ofisleri de ev gibi residence'lara çevrildi. Karanlık odalar toplantı salonlarına, stüdyolar da spa'ya çevrildi. Tek değişmeyen şey asansörler.

- The Sofa Hotel bir HIP (Highly Individual Place) olarak geçiyor. Ne demek HIP hotel, biraz anlatır mısınız?
- Kişiye özel hizmet veren yer demek. Yani misafirin isteklerini daha söylemeden tahmin eden ve yerine getiren yerler. Dünyadaki en büyük trend bu. Biz de bunun temsilcilerinden biriyiz. Dekorasyonumuzdan tutun da en ufak ayrıntıya kadar her şey lüks ama daha önemlisi verdiğimiz hizmet. Bizde 82 oda var. Butik oteller genelde 10-12 odalı yerlerdir. Biz biraz daha farklı bir konsepte sahibiz. Ama yüzlerce odamız yok. 100 odanın altında olunca herkesin ismini tek tek hatırlayabilir ve herkesle ilgilenebilirsiniz. Ama 100 odanın üstünde bu imkânsız.

YASTIĞA İSİM İŞLİYORUZ
- Müşterilerin kendilerini özel hissetmeleri için yaptığınız uygulamalar var mı?
- Her misafirin adı, daha içeriği girdiği andan itibaren tüm personel tarafından bilinir. Doorman (kapıda duran kişi) müşteri içeri girdiği an ismini sorar ve kulaklıklarla herkese söyler. O kişi resepsiyona geldiğinde de ona adıyla hitap edilir. İstekleri mutlaka not alınır. Örneğin çikolatayı çok seviyorsa, bir daha geldiğinde odasına sevdiği çikolata bırakılır. İkiden fazla gelen misafirin yastığına ismi işlenir. Bu çok etkili oluyor. Doğum günlerini takip ediyor ve mutlaka telefonla arayıp kutluyoruz. Kadınlar için odaya bakım ürünleri, ufak parfümler bırakıyoruz.

- Misafir portföyünüzü kimler oluşturuyor? Daha çok sanatçılar mı, işadamları mı yoksa tatile gelenler mi?
- Bizim misafirlerimiz de en az tasarımımız kadar hoş. 25-60 yaş arası sanatçılar, işadamları ve modacılar kalıyor. Bu, Nişantaşı'nın getirdiği bir şey. Armani, Beymen ya da Jean Paul Gaultier semtte bir mağaza açacaksa, üst düzey tasarımcısı bizde kalmayı tercih ediyor.

- Tabii müşteri portföyü bu denli yüksek olunca, beklentiler de o orantıda yükseliyordur. Hiç, çok uçuk istekler geldiği oluyor mu?
- Bir keresinde helikopterle Bodrum'a gitmek isteyen oldu. Hemen organize ettik. Geçenlerde bir müşterimizin evlilik yıldönümüymüş. Tüm odayı özel dekore etmemizi ve güllerle donatmamızı istedi, bunu da iki saat içinde yaptık. Geçen gün bir çiftimiz evlenmeye karar vermiş. 20 kişilik davet istedi. Onlara rüya gibi bir düğün hazırladık. Bunun dışında konsere yer bulamayanlara, özel bağlantılarımızla yer ayarlıyoruz. Bir de Formula 1 zamanı partilere katılmak isteyenler oluyor, bunları tedarik ediyoruz.

- Bizim farkında olmadığımız ama personel tarafından özenle, üzerinde düşünülerek yapılan şeyler de mutlaka vardır.
- Elbette. Örneğin her saat başı, çalan müzikler değişiyor. Hangi saatte, hangi müziğin çalacağına karar vermek için aylarca çalışıyoruz. Odalardaki bornoz ve havlu takımları farklı renklerde. Biri beyaz, diğeri krem. Böylece iki kişi kaldığında bornozlar karışmıyor. Genelde tek tip terlik konur. Ama biz bir kadın ayağına göre, bir de erkek ayağına göre iki farklı terlik koyuyoruz. Tıraş setleri, diş fırçası setleri zaten konuluyor.

- Bir zincirin halkası değilsiniz. Aksine 82 odalı, butik sayılabilecek ufak bir otelsiniz. Ama sık sık dünya basınında yer aldınız. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- İyi ürün her zaman bulunur. Dünya basını bize daha hizmet vermeye başlamadan önce ilgi gösterdi. Bizim gibi bağımsız otellerin bir araya geldiği, çok zor kriterlerle seçilen otel grupları var. Biz de bu gruplara girmeyi başardık. O otelleri inceleyenler aynı listede bizi de görüyorlar. Bir de İstanbul'u modern bir şehir olarak görmek isteyenler var artık. Topkapı ve Dolmabahçe'nin yanında, eğlence hayatını, gece kulüplerini, alışveriş merkezlerini merak ediyorlar. O konsepti merak edip gelenler için de Nişantaşı ve biz iyi bir alternatif oluyoruz.

- Müdavimleriniz var mı?
- Cafe Sofa'nın Ferruh Karakaşlı, Bahar Korçan gibi birçok müdavimi var. Toplantılarını bile burada yapıyorlar. Bunun dışında üç ay, hatta bir yıl bile burada kalanlar var.

- Evet, Okan Bayülgen de bir süre burada yaşamıştı.
- Evi tadilattayken üç ay burada kaldı. Çok büyük bir zevkle kaldı ve hâlâ geliyor bize. Bizim en önemli özelliklerimizden biri odalarımızın büyük olması. 40 metrekareden başlayıp 250 metrekareye kadar çıkan odalarımız var. Artık kimse küçük oda istemiyor. Geldiğinde odasında rahat edebilmek, gerekirse toplantı yapabilmek istiyor. "Mü.terilerden uçuk istekler de geliyor. Helikopterle Bodrum'a gitmek, odaygüllerle kaplatmak gibi..."
Haberin fotoğrafları