Geçen gün kızım sabah şekerlemesi yaparken, 'fırsat bu fırsat' deyip gazeteleri elime aldım. İç açıcı bir haber okumak maalesef mümkün değil hiçbir yerde ama biri vardı ki beni sabah sabah kalbimden vurdu!
Almanya'nın Münster şehrindeki hayvanat bahçesinde yaşayan 11 yaşındaki anne gorilin, bir yıl önce Mary Zwo adlı bir başka yavrusu kollarında can çekişirken alınıp yoğun bakıma kaldırılmış. Sonra da başka bir şehirdeki hayvanat bahçesine gönderilmiş. Yavrusundan ayrılan ve annelik görevini yapamayan Gana'ya, bu yüzden hâlâ terapi uygulanıyormuş. Daha ilkinin acısını yüreğinden atamadan üç ay önce doğurduğu ikinci bebeği Claudio'nun da kollarında ölmesi, onu şoka uğratmış. Bebeğinin cansız bedenini kucağından bırakmayan ve bütün çabalara rağmen hiç kimseye vermeyen anne, şimdi kimseyi yanına yaklaştırmıyor. Bu yüzden de minik Claudio'nun ölüm sebebi tespit edilemiyor... Bu dram hayvanat bahçesinde olaya tanık olan herkesi ağlatıyormuş, ya beni? Bebeğinin cansız bedenini kollarından tutmuş, sanki ona "Hadi bebeğim uyan!" dercesine bakan anne gorilin fotoğrafını görünce, gözlerimden yaşlar dökülüverdi. Şu anda bu satırları yazarken yine gözlerim doluyor, ağlamamak için zor tutuyorum kendimi (zira birazdan misafir gelecek)... "Amma da abarttın," diyebilirsiniz ama anlayan anlar çünkü ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar!
KİMSEYE GÜVENEMİYORSUNUZ Bizde halk arasında çok yaygın olan bu söz elbette çok doğru. Anne olmak dişileri bambaşka biri kıvama sokuyor çünkü. Öncelikle duygular altüst oluyor, yavrunuza ilişkin olanlar her şeyin üzerine çıkıyor. Hormonlar sizi öyle yerlere alıp götürüyor ki, daha önce dönüp bakmadığınız şeyler bile içinizi sızlatıyor. Bir de kendinizden başka kimselere güvenemiyorsunuz, olur ya istemeden de olsa çocuğunuzun canını acıtır, ona zarar verir ya da onu mutsuz eder diye. Şimdi düşünün bir de o zavallı gorilin halini. Ne de olsa anne, nasıl teslim eder onu başkalarına, ya bebeği uyanırsa? Hepimiz vakti zamanında şikâyet etmişizdir, hatta belki hâlâ etmekteyiz annelerimizin (bazen babablarımızın da) bize küçük bir çocuk muamelesi yapmasından. Koskoca kadınlar, adamlar olduk ne diye bizim için bu kadar dertleniyor, bizim yerimize üzülüyorlar diye de kimi zaman isyan ediyoruz. Ama işin gerçeği başkaymış, çocuklar hiç büyümez, büyüyemezlermiş meğer annelerinin gözünde. Şöyle bir hayal ediyorum, benim yaşadığım bazı sıkıntıları kızım yaşasa ne yaparım diye, asla izin vermem üzülmesine. Mümkünse hiç acı çekmemesi için elimden geleni yaparım. Hele yarın öbür gün birine âşık olacak, başında kavak yelleri esen bir oğlan benim kızımı ağlatacak falan, bunları düşünmek bile istemiyorum... Gözünden bir damla yaş akıtanı bile yakarım! Savaşlar geliyor aklıma, onları çıkaran hep erkekler değil midir? Bir canlı dünyaya getirme özellikleri olmadığından sahip çıkma duyguları da kadınlar kadar gelişkin değildir çünkü. Bu yüzden de insanların birbirlerini öldürmelerine kayıtsız kalırlar. Yavrusunu savaşa ve teröre kurban verdiğinden de en çok ağlayan, içinden bir parçasını kaybetmiş olan anneler olur. Şehit cenazelerini gözünüzün önüne getirin... İşte bu yüzden çocuğunun ölüsünden bile ayrılmak istemez anneler. Tıpkı goril Gana gibi...
Yayın tarihi: 30 Ağustos 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/30/ct/haber,43ED7DF432584C26832A5BA524F29C24.html
Tüm hakları saklıdır.