Tutku duyduğunuz ayakkabı güzeldir

-Sizi aksesuar tasarımcısı olarak tanıyoruz. Nasıl başladınız?
-Güzel sanatlar okudum ve 1988 yılında Christian Dior'da ayakkabı tasarımcısı asistanı olarak işe başladım. 1990'da Hermes'in erkek ve kadın ayakkabı tasarımlarına da bakıyordum. 2001'de Balenciaga'nın yaratıcı direktörü Nicolas Ghesquiere'den teklif geldi. Tasarladığım burnu açık, kafesli sandaletler de moda dergilerini süslemeye başlayınca herkes tasarımlarımı fark etmeye başladı. Balenciaga için çalışırken 1999 yılında yarattığım kendi markam için de ayakkabı ve çanta tasarımları yapıyordum.

- Gap gibi ulaşılabilir bir marka için ayakkabı koleksiyonu hazırladınız. Bu tür işbirliklerinde yaklaşımınız nasıl oluyor?
- Kendi markam için tasarım yaparken, bütün koleksiyonu bir hikâyeye bağlıyorum. Başka bir marka için tasarım yaparken onların hikâyesine bağlı kalmak durumundasınız. Markanın lüks ya da ulaşılabilir bir marka olması fark etmiyor.

- Peki Gap için tasarım yapmanın avantajı ya da zorlukları oldu mu?
- Tabii ki riskli tarafları da var. Geniş müşteri kitlesinin beklentilerini vermeye çalışırken, kendi estetiğinizi de ön planda tutmaya çalışıyorsunuz. Ama eğer bunu başarırsanız büyük bir geri dönüşü oluyor.

- Bir ayakkabıya 'güzel' demek için ne gibi kriterler gerekiyor? Mutlaka pahalı mı olması gerekir?
- En önemli nokta o ayakkabıya duyacağınız tutkudur. Ucuz ya da pahalı, yüksek topuklu ya da düz fark etmez. Ama gördüğünüzde tutku duyuyor ve ayağınızı süslemesini istiyorsanız, işte o güzel olandır.