Kaza mı, cinayet mi?.

Bolu dağlarını tırmanırken bu dehşeti hep yaşardım.. Nerdeyse bir metre kalınlığında kütüklerle dolu kamyonun peşine takıldığımızda.. Kütükler kamyonun açık arka kapağından da dışa taşardı. Hayatla ölüm aramızda, sadece o kütükleri iple bağlayan işçinin vicdanı vardı..
Bir gün o kamyonların çevrildiğine ve kontrol edildiğine şahit olmadım.
"Bu kütüklerden biri kaydığı anda, bizi asfalttan kazırlar" derdim içimden..
Geçen sabah fotoğrafları gördüm gazetelerde..
Olan olmuş sonunda..
İyi bağlanmamış bir kütük Bolu Dağı yolunda kamyonun açık kapağından kaymış ve arkasından gelen arabayı ezmiş. Arabayı kullanan sürücünün de kafasını koparmış.
Bundan daha feci, ama bundan daha ucuz bir ölüm olabilir mi?.
Şimdi, bu ölüm kaza mı, cinayet mi?.
Cinayetse suçlusu kim?.
Kamyon şöförü mü?. O odunları öyle baştan savma bağlayanlar mı?.
Yoksa, bu kamyonları asla denetlemeyerek, ihmali görülenlere ağır cezalar yazmayarak, başı boşluğu ve sorumsuzluğu adeta teşvik eden devlet mi?.
Şimdi izleyin.. Yargı da, "Sorumlu" görülüp yakalananları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakacaktır. Yasalarımız öyle çünkü.. Ölenden değil, öldürenden yana hukuk yaptık, Avrupalı olacağız diye.. Avrupa'yı bilmesek?..
Bedava yaşıyoruz dostlar, bedava..
Yaşadığınız her günün kıymetini bilin. Çünkü hayatta kaldığımız her gün bir mucize bu ülkede..