Siyasi belirsizlikten kurtulmuşken hemen yanımızda fiili bir savaş patlak verdi. Dünkü gelişmeler sanki işin resmi bir savaşa dönüşmeden hal yoluna girebileceği izlenimini verdi. Dileyelim böyle sonuçlanır. Yoksa savaşın sürmesi veya büyümesi, siyasi ve ekonomik açıdan
Türkiye'yi sıkıntıya sokabilir.
Enflasyon korkusu düşüşteKomşuda savaş dışında geçen hafta önemli gelişmeleri geride bıraktık. Daha 11 Temmuz'da 147 doları gören petrol fiyatları 8 Ağustos itibariyle 115 dolara indi.
Bir ayda yüzde 22 gerileme çok ciddi bir düzeltme. Peşinden başta demir-çelik olmak üzere altın ve emtialar da gevşedi.
Bu gelişmeler küresel enflasyon korkusunun azalmasına yol açtı. Enflasyon korkusu ilk sıraya çıkmış ve ekonomik durgunluk ikinci sıraya inmişken, durum yeniden değişti.
Durgunluk ve resesyon korkusu yeniden arttı. Nitekim hafta içinde merkez bankaları faiz artırmadılar. Zaten beklenmiyordu, ancak söylemlerini de bu yönde değiştirdiler.
Dolar çıkışta
Özellikle Avrupa Merkez Bankası'nın bu yönde tutum değişikliğine gitmesi ve önümüzdeki dönemde faiz artırma olasılığının ortadan kalkması, son dönemin güçlü parası euroya değer kaybettirdi.
ABD ile Euro Bölgesi arasında halen 2.25 puan düzeyine varan faiz makasının bundan sonra küçülmesinin beklenmesi, para birimleri üzerinde etkisini hemen gösterdi. Dolar euroya ve diğer paralara karşı değer kazandı. Aylar sonra dolar 1.50 euro değerine çıktı.
Durgunluğun sonucu
Euro Bölgesi'nde faiz artışının gündemden düşmesiyle birlikte doların değer kazanmaya başlaması küresel piyasaların istikrarında önemli bir gelişme.
Ancak, Euro Bölgesi'nde faizler konusundaki eğilimlerin tersine dönmesini sağlayan gelişme ekonomideki durgunluk işaretleri.
ABD'den sonra durgunluğun Avrupa'ya, hatta olimpiyatların sonrasında Çin'e sıçrayacağının beklenmesi, özellikle spekülatif fonların emtia piyasalarından çıkmasına ve fiyatların gerilemesine yol açıyor. Petrol ve emtia fiyatlarındaki gerileme de
Türkiye'yi bire bir ilgilendiriyor. Çünkü
Türkiye petrol ve emtia ithalatçısı bir ülke. Bu yıl fiyat artışlarının da etkisiyle haziranda son bir yıl itibariyle sadece enerji ithalatı 43 milyar dolara ulaştı. Enerji ithalatının da etkisiyle cari açık yıllık bazda ilk kez 45.8 milyar dolara yükseldi.
Küresel piyasalar gördüDolayısıyla petrol ve emtiaların değer kaybetmesi
Türkiye'nin ithalat faturasını azalmasına azaltır. Zaten
bu gelişmeyi uluslararası piyasalar da gördü ve temmuz ayında Türkiye'ye yöneldi. Petrolden ve diğer emtialardan çıkanlar, hatta bu ürünlerin ihracatçısı ülkeler olan
Rusya,
Brezilya ve
Meksika'da satışa geçenler,
Türkiye kağıtlarını aldılar.
Türkiye de bu yönelmeyle dünya piyasaları ile arasında negatif makası kapattı.
Madalyonun diğer yüzü
Şimdi petrol ve emtia fiyatlarının düşmesi tek başına elbette
Türkiye'nin işine yarayacak. Ama
bu gelişmeyle Avrupa'da büyümenin yavaşlaması aynı döneme denk geldiğinden, Türkiye'nin ihracatı negatif etkilenebilecek. Bu da madalyonun öteki yüzü.
Bu durumda petrol ve emtia fiyat düşüşlerinden kaynaklanan avantaj ihracatın daralmasıyla dengelenecek. Üstelik euronun değer kaybetmesi hem ihracatın tutarını düşürücü hem de ihracatçının gelirini azaltıcı etkiye sahip. Yani petrol düşünden elde edilen yararı doların artışıyla kaydebilir, başabaş noktasına gelebiliriz. Bu da, son bir kaç haftadır doping etkisi yapan
"petrol düşüşü etkisini" ortadan kaldırabilir.
Bugünkü Tüm Yazıları
Doların artışı petrolün kârını siler mi?
Yayın tarihi: 11 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/11//haber,0515990C301B4728ACCBD30BC3618CC6.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.