Dünya Bankası, 2001 krizinin ardından
Türkiye için muslukları açtığında, ilginç bir başlık da
"Sosyal Riski Azaltma Projesi" idi. 500 milyon dolar ayrılan bu proje o tarihte tepki çekmişti. "Bizi dilenci gibi gösteriyor" diyenler çoğunluktaydı. Proje, toplumun en fakir kesimlerinde çocukların okula gönderilmesini, anne adaylarının düzenli sağlık kontrolleri yaptırmasını, bu amaçla sağlanacak yardımları koordine edecek idari yapının güçlendirilmesini hedefliyordu.
Aradan geçen 7 yılın sonunda görüldü ki, "şartlı nakit transferi" Türk demokrasisi açısından çarpıcı sonuçlar yarattı. Neden mi? Çünkü bugün devlet, ilköğretime devam eden erkek çocuk için ayda 20, kız çocuklar için 25 YTL ödüyor. Ortaöğretime devam eden erkek öğrenciler için 35, kız öğrenciler için 45 YTL veriyor. Sadece geçen yıl 1.8 milyon öğrenci bu yardımdan yararlandı. Yardımlar, doğrudan annelere verildi. Bu sayede, büyük kentlerin varoşlarında, geri kalmış yörelerde hükmü geçmeyen kadınlar ilk kez düzenli gelirle tanıştı. Ayrıca, hamile anne adaylarının hastaneye başvurması özendirildi.
Öyle ki 2007'de 30 bin 662 anne adayına 665 bin YTL ödendi. 1 milyon civarında küçük çocuk düzenli sağlık taramasına götürülsün diye 96 milyon YTL akıtıldı. Böylece ne mi oldu? Türk kadını gecekondudan sandığa taştı. Daha önce seçime katılmayan yüz binlerce kadın çocuğu için, kendisi için aylık ödeme yapan devleti keşfetti ve oy verdi.
Aslında AK Parti mucizesinde, huzur ve istikrara verilen prim kadar
"adı yok" denilen kadınların varlığı da etkili oldu. Bu gerçeği temmuz 2007 seçimleri için gittiğimiz Muş'ta, geçtiğimiz haftasonu gittiğimiz Bitlis'te de gördük. Kiler Grubu'nun okul, Limak Grubu'nun çimento fabrikası açılışında, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın taban siyasetinin ne kadar etkili sonuçlar verdiğini bir kez daha anladık. Bitlis'teki ilk sanayi tesisi ile tanışan babalar kadar çocuklarının iyi eğitim almasını isteyen anneler de sahnedeydi. Bölgesel siyasi nedenlerle yanlış kurgulanan teşvik önlemleri az da olsa meyvesini vermişti. Erdoğan'ın, zengin işadamlarına doğup büyüdüğü yerlerde yatırım yapma çağrısı da sonuca katkı sağlamıştı.
Nitekim Limak Grubu profesyonelleri, patron Nihat Özdemir'in romantik bir karar aldığı kanaatindeydi. Özdemir ise "İran pazarı da açıldı. Fabrikayı ayakta tutup, 5 bin kişinin ekmek yemesini sağlayacağım" iddiasındaydı. Hemen belirtelim Özdemir, Mavi Hat Davası nedeni ile sıkıntılı günler geçiriyor. Ortağı cezaevinde. Ama Bitlis'teki kurdeleyi Başbakan'ın kesmesi O'nun için hem moral hem de kurumsallaşması yönünde mesaj oldu.
Bugünkü Tüm Yazıları
Kadınlar, sandık ve kabine revizyonu
Yayın tarihi: 11 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/11//muderrisoglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.