Finansal piyasalardaki dünkü rakamlar, kapatma davasının açıldığı 14 Mart'taki düzeyinden daha iyi duruma geldiğini gösteriyor. Siyasi belirsizlik sona erdi.
Recep Tayyip Erdoğan'ın önü bir kez daha açıldı, daha doğrusu kapatılmadı, belki bu durum son bir şans diye de yorumlanabilir.
Bundan sonrasında Başbakan'ın yeni bir başlangıç yapıp yapmayacağı, özellikle son bir yıldaki tutumunu değiştirip, değiştirmeyeceği belirleyici olacak. Bu durum, kendisinin siyasi geleceğini ve başarısını belirleyeceği gibi, kendi tercihine de bağlı. Bunu bekleyip göreceğiz.
-
Etki marjinaldi- Ama kendi başarısı ve tercihleri aynı zamanda ekonomiyi ve piyasaları da etkileyebilecek. Çünkü siyasi istikrar
ekonomi için de önemli.
Bununla birlikte
siyasi belirsizliğin bitmesi ekonomiyi kurtarmaya ya da sorunları çözmeye yetmiyor. Belki siyasi belirsizlikten dolayı geride bıraktığımız 3-4 ayda faiz oranları biraz yükseldi, finansal piyasalar biraz bozuldu, bazı tüketiciler harcamalarını kıstı, bazı yatırım kararları ağırdan alındı,
Türkiye'ye gelmeyi düşünen bazı yabancı sermaye de beklemeye koyuldu. Ancak bütün bunların
ekonomi ve piyasalar üzerindeki etkisinin marjinal kaldığını söyleyebiliriz.
-
Sorunlarla baş başa- Kapatma sürecinde bile ekonomiyi ve piyasaları asıl dış dünya belirlemeye devam etti. Nitekim dün de piyasalar üzerinde dışarısının etkisini gördük.
Hem
Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye entegre olduğu için, hem de cari açığın yüksek olmasından ve enerjide dışa bağımlılığımızdan dolayı durum böyle.
Şimdi siyasi belirsizlikten kurtulmak hemen ekonomik sorunlardan kurtulmayı beraberinde getirmiyor. Belki ertelenmiş tüketimler yapılabilir ama siyasi belirsizlik bitti diye tüketim, yatırım, üretim patlamayacak, yabancılar hemen gelmeyecek.
Siyasi belirsizlik de gerekçe gösterilemeyeceğinden ekonomik sorunlarla baş başa kalacağız. Bu sorunları ya çözeceğiz ya da çözemeyeceğiz. Bu da hükümetin başarı veya başarısızlık hanesine yazılacak.
-
Odaklanma fırsatı- Hükümetin, siyasi gelecek belirsizliğinden kurtulması ekonomiye daha fazla odaklanmasına fırsat veriyor. Aslında bu son dererece de gerekli. Çünkü
cari açık her zamankinden daha büyük bir tehlike. Enflasyon yükseliyor ve büyüme hızı düşüyor, işsizlik artıyor. Küresel gelişmeler de
Türkiye'nin lehineyken son bir yıldır genelde aleyhine dönmüş durumda.
Ekonomideki negatife gidişi durdurmak hatta küresel gelişmelere rağmen tersine çevirmek ekstra bir çabayı, kararlılığı, beceriyi ve riske girmeyi gerektiriyor. Buna iktidarın hazır olabilmesi ve girişebilmesi, herşeyden önce yeni bir başlangıç yapacak heyecanı kendinde bulmasına ve yerel seçim sürecinde bile ekonomiyi birinci planda tutmasına bağlı olacak.
- Sonuç- "Her şeyin en mühim noktası, başlangıcıdır." Goethe
Yayın tarihi: 1 Ağustos 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/01//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.