Bu adam ırkçı. Bu adamı dinlemeyin, bu adam saygıyı hak etmiyor. Evet ben de çok sevdim. Evet ben de, tamam, dinledim. Ve evet ben de harbi konuşmalarına, sisteme meydan okuyan tavırlarına vuruldum. Hatta yazdım. Ama bu adam ırkçı. Bu adam pis bir adam. Bu adam çenesini tutamıyor ve en önemlisi bu adam insanlara zarar veriyor ve bunu hep yapıyor. Bu adam derisinin rengi siyah diye insanlara laf atıyor, onlarla dalga geçiyor, onları aşağılayan sözler söylüyor. Onları kışkırtıyor ve onlara hakaret ediyor. Bu adam bunları 'şaka' diye yapıyor. Savunması da hazır. "Alınganlık yapıyorsunuz," diyor. İşi hemen sulandırıyor. "Şaka yaptım, espriyi anlamadılar..." Birine "Senin derinin rengi davranışlarına yansımış," demek şaka değildir. Terbiyesizlik bir yana, bunu adı basbayağı ırkçılıktır. Bu adamın 1978 yılında kurduğu grup, topu topu 18 ay bir arada kaldı. Ama öyle bir rüzgâr yarattı, öyle bir yerlere kondu ki hâlâ tarihçiler yazılar yazıyor üzerine. İşte müzik basınının gücü bu. Bir kahraman yaratıyorlar. "Tanrı Kraliçe'yi korusun," diyen bu saldırgan ve alaycı işçi sınıfı çocuğundan bir halk ozanı, bir halk kahramanı yaratmak istiyorlar. Keşke... Ama nerede? Onda The Clash'in zarafeti ve zekâsı nerede? Onda John Lennon'ın felsefesi nerede? Düpedüz serseri ve biçare aslında. O da inanıyor kendine anlatılanlara. Kendini bir şey sanıyor. Ama yıllarca ne yapıyor? Sadece dır dır, söylenmek, ona buna bok atmak, genç grupları, başarılı isimleri aşağılamak. Biz ne yapıyoruz peki? Vay be adam ne kadar da muhalif diye zevkleniyoruz. Ama bu küskün ve hırçın adamın derdi sanatsal kabul falan değil. Eleştiri de değil. Bu adam para kazanamadığı için üzülüyor. Sistemi eleştiriyor ama eleştirdiği bu ballı sistemin bir yerinde duramamak. Parmağı kavanoza sokamamak. Şimdi 30 yıl sonra işi gücü para kazanmak için olay yaratmak. Hakaret etmek, saçmalamak ve bunu muhalif olduğu için yaptığını yutturmaya çalışmak. Eleştiriyor ama para kazanmak için en saçma reality şovlara çıkıyor. Kendini şekilden şekle sokuyor, medya maymunu olmaktan hiç utanmıyor. Bundan hiç rahatsız olmuyor. Bu adam şimdi turnede. Grubunu yeniden bir araya getirdi ve turneye çıktı. Kırk yılın başı doğru bir iş yapacak, efendi gibi çalacak hayranlarına değil mi? Ama hayır.
KISKANILIYORMUŞ Bu adam yine yaptı yapacağını. Barselona'daki Summercase festivalinde sahne aldıkları Bloc Party'nin siyahi solisti Nijerya asıllı İngiliz Kele Okereke'ye hakaret etti. Tanışmak için yanına gelen Kele'ye "Senin derinin rengi hareketlerine yansımış," dedi. Ve tabii kavga patladı. Kaiser Chiefs'in ve Foals'un solisti de olaya karıştı. Neredeyse 50 tanığın önünde insanlar birbirlerine girdi. İspanyol polisi tabii aldı hepsini içeri. Ertesi gün bir açıklama: "Yanlış anlaşıldım. O bir şakaydı..." İnkâr. Bir de iftira: "30. yıl turnemdeki başarımı kıskanıyorlar." Bu adamın adı John Lydon. Sahne adı Johnny Rotten. Sex Pistols'ın solisti. Ve ben size söyleyeyim. Bunlar şaka falan değil. 2003'te
Türkiye'ye gelen Skin ile röportaj yaptım o zaman. Konuşurken bakın ne anlattı. Skunk Anansie ile Avustralya'da turnedeler ve Sex Pistols seyircisi gamalı haçlı bayraklar açıyor. Bunlara el kol sallayarak ırkçı hakaretlerde bulunuyor. "İnin aşağı pis zenciler," diye bağırıp Pistols'ı sahneye çağırıyorlar. Acayip canları sıkılıyor ve sahne arkasında konuyu açıyorlar. Ne beklersiniz? Adam çıkacak, yapmayın etmeyin diyecek değil mi? Hayır. Gülüp geçiyor ve yine -esprileryapıyor. Sonra da çıkıp konserini veriyor. Birinci ağızdan dinledim. Beş yıl önce. Oradan biliyorum. İşte sistem karşıtı punk kahramanı bu. Benim gözümde beş paralık değeri kalmadı. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Bir kuşağı kandırmış bu adam. Yazıklar olsun!
Bugünkü Tüm Yazıları
Bu adam yalancı ve ırkçı!
Yayın tarihi: 25 Temmuz 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/25/cm/tez.html
Tüm hakları saklıdır.