Türkiye'de adalet, devleti ve kamu görevlilerini her halükârda koruma işlevi görmekle yükümlü bir kurum gibi davranıyor.
Hrant Dink'in ölümünde kusurlu olduğu iddia edilen polislerin yargılanmasına izin verilmemesi bunun bir örneği.
Aynı konuda Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun kusur ve ihmal bulması işin ironisi.
Böyle bir yapıda, hukuka asıl işlevi dışında görevler üstleniyormuş izlenimi doğuyor.
Siyaseti de hukuk yoluyla dizayn etmeye çalıştığınızda işler iyice sarpa sarıyor.
Hukukun yüce mevkisi ister istemez zedeleniyor.
Diyelim ki, AK Parti kapatıldı.
Eylül veya ekim ayında muhtemel bir erken seçime gidilecek, Erdoğan bağımsız aday olarak seçime katılacak ve nereden aday olursa olsun, seçimi mutlaka kazanacak. Meclis'e bağımsız olarak girip başbakanlık veya başbakan yardımcılığı gibi bir koltuğa oturmasının önünde hiçbir engel yok.
Yani yüzde 47 ile değil de, diyelim ki, yüzde 40 ile iktidara gelmiş bir parti olacak.
Oysa, birçok
ekonomi yazarı ekonomide gidişatın kötüye doğru olduğunu, halkın enflasyonunun resmi enflasyonun çok üzerinde gerçekleştiğini belirtiyor.
Yani, normal koşullarda iktidar yıpranması olacaktı.
Ancak kapatma davası algılamayı değiştirdi, siyasete zorlama soktu ve her zorlama durumunda olduğu gibi, halkın tepkisine yol açtı.
Evet, AK Parti kapatılırsa orasından burasından çekiştirme çabaları, bölme-parçalama numaraları olacak.Ancak kamuoyu araştırmaları bu çabaların fazla başarı şansı olmadığını gösteriyor. Sonuçta sonbaharda muhtemelen üç aşağı, beş yukarı benzer bir tablo ile karşılaşacağız.
Elimizdeki tek kazanç da, iddia üzerine pislik yiyen borsacıların dediği gibi, işlem hacmi yaratmış olmaktan ibaret kalacak.
Yayın tarihi: 24 Temmuz 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/24//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.