2 Temmuz 2007'de görülmeye başlanan Hrant Dink cinayeti davası bir yılı geride bıraktı. Türk Ceza Kanunu ve hukuki altyapıdaki kimi boşluklar, Dink ailesi avukatlarının adalet arayışının önünü tıkıyor. Tek bir çatı altında birleştirilmesi zorunlu bu karmaşık ve derin davanın altıncı duruşması, dava avukatlarına göre sürecin en önemli tanığı Coşkun İğci'nin sorgulanacağı yarın sabah, yine Beşiktaş'ta görülecek. Konuyu yakın takibe alan gazeteciler, süreci SABAH Pazar'a yorumluyor..
(*) 4483 No'lu, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması hakkında kanun - TCK Madde 83: Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
1- Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışla eşdeğer olması gerekir.
2- İhmal ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir.
3- Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, 20 yıldan 25 yıla kadar, müebbet hapis yerine 15 yıldan 20 yıla kadar, diğer hallerde ise 10 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir. -TCK Madde 220: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
6- Örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan cezalandırılır.
7- Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.
Gündemi Ergenekon soruşturmasının ve AKP'yi kapatma davasının meşgul ettiği, hukukun siyasallaştırılıp siyasallaştırılmadığının zaruret ve hararetle tartışıldığı geçen hafta, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan da bu tartışmalara şu sözüyle yeni bir boyut katmıştı: "Yargıya karşı saygılı olmalıyız." İşte, aynı yargıya olan saygıdan ötürü, Hrant'ın arkadaşları yarın sabah 09.30'da
Agos gazetesi kurucusu, gazeteci ve
BirGün gazetesi köşe yazarı Hrant Dink'in cinayeti üzerine açılan davada görülecek altıncı duruşmayı izlemek için, Hrant için ve adalet için, Beşiktaş iskelesi Barbaros Hayreddin Paşa heykelinin bulunduğu meydanda bir araya gelecek. Yarın, katil zanlısı, tetikçi Ogün Samast'ın da 18'i geride bırakan 'kemik yaşı' nedeniyle ilk kez açık ve şeffaf biçimde görülmesi beklenen davada, yeni tanıkların yanı sıra, avukatlara göre 'davanın şu ana kadarki en önemli tanığı' konumundaki Coşkun İğci'nin de dinlenmesi gündemde. İğci'ye yöneltilecek sorular ve onun vereceği yanıtlar, bu anlamda davanın seyrini bile değiştirebilir. Yarınki davada bunun yanı sıra, olay günü menfur cinayete şahit olan sürpriz isimlerin de dinlenme olasılığı, çok yüksek. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın üzerinden - 2 Temmuz başlangıç olarak alınırsa - dilekolay bir yıl geçmiş. Hrant Dink cinayeti davası bugün, dört ana kola dayalı hukuki ve adli süreçlere yönelik olarak, farklı farklı alt davalar ve soruşturmalar eşliğinde 'devam ediyor'. Bu kollar, Trabzon Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Jandarma Komutanlığı, Samsun Emniyeti ve Jandarması ile, İstanbul Emniyet Müdürlükleri. PSİKOLOJİK HAZIRLIĞI UNUTMA! Ancak Hrant Dink davası avukatlarına göre, birbirinden kopuk biçimde yürütülen diğer dava ve soruşturmalar, adalete erişim sürecinin önünü ciddi ciddi tıkıyor. Diğer yandan, avukatlara göre elde ettikleri jandarma kaynaklı, Temmuz 2006 tarihli kimi resmi yazışma ve kaynaklar uyarınca bir yıl önceden beri bilindiği halde önlenemeyen Dink cinayetine uzanan yolda oluşturulan psikolojik hazırlık süreci de, gündemden düşürülmeye çalışılıyor ve dava bu nedenle de özellikle dikkati çekiyor. Bu gibi sebeplerle, davaya konu kaynak ve kurumlar ile kişilerin tek bir dava çatısı altında birleştirilmesi, cinayetin tüm yönleri ve süreçlerinin aydınlatılması ve kamuoyu nezdinde şeffaflıkla takibi adına hayati bir önem arz ediyor. Dava sürecinin selahiyeti adına Hrant Dink cinayet davası müdahil avukatları ve öteki hukuki mercilerin önüne çıkan birkaç başka engel daha var aslında. Onlar da, 4483 sayılı, temeli düşündürücü bir şekilde ta 1913'te atılmış
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun ile, Türk Ceza Kanunu'nun
kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi alt başlıklı 83. maddesi ve aynı kanunun
suç işlemek amacıyla örgüt kurma konulu 220. maddeleri. Bu maddelerin hukuki yaptırımlarındaki boşluklar, avukatların, 'büyük resmi' görüp, gerçek sorumluluların yargılanmasını sağlamalarının önünü tıkıyor. Bir örnek vermek gerekirse, İl İdare Kurulu müfettişleri, 11 Mart 2008 tarihli kararlarıyla İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Bülent Köksal'ın soruşturulmasına yer olmadığına karar verdikleri için, bu iki yüksek devlet memuru, sorgulanamıyor. Bu anlamda Dink ailesi avukatlarının bu karara da itiraz ettiklerini ve sonucun beklendiğini anımsatalım. Hrant Dink davası avukatlarının tüyler ürpertici bir acı endişeleri de, cinayeti izleyen ilk günlerde her nedense elde edilememiş Şişli Halaskargazi Akbank şubesi ATM güvenlik kamerası kayıtlarının cinayet günü sabahı ve öğlesine kadar olan kısmının kayıp olması. Avukatlar ayrıca, Davanın 'aktörleri' arasında yer alan Ali Öz'ün çoktan 'gözden çıkarıldığını', Ergenekon soruşturmasıyla yaşanan gelişmelerle birlikte, jandarma ve emniyette de kimi çözülmeler ve ortak kararların gündeme gelebilmiş olabileceğini vurguluyor. Adaletin yerini 'usulden' değil, 'esastan' bulabilmesi için, unutmamak ve adaletin ne demek olduğunu unutturmamak için, son bir yılın dava kronolojisi, deneyimli gazetecilerin de görüşleri eşliğinde işte bu yüzden dikkatinize sunuluyor. Bilindiği gibi Hrant Dink cinayet davası, aralarında Ömer Madra, Ruşen Çakır, Murat Belge, Ali Bayramoğlu ve Ece Temelkuran ile Can Dündar'ın da yer aldığı birçok gazeteci tarafından yakından takip ediliyor. Hrant için, adalet için...