Abant Platformu yıllar sonra ilk kez Kürt Sorunu'nu tartışıyor. Aslında toplantının daha önce Diyarbakır'da yapılacağı açıklanmış ama güvenlik nedeniyle ertelenmişti.
Ama bu kez de
Türkiye'nin gündemini sarsan Ergenekon operasyonunun gölgesinde kaldı.
Aslında Kürt meselesini hala
Türkiye'nin çözülmezleri arasında tutan da bizzat
"Ergenekon zihniyeti" değil miydi?
Bu bağın Abant'ta kurulmaması da ilginçti.
Buna rağmen Abant Platformu'nun düzenlediği
"Kürt Sorunu, Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" konferansı bir ilkti ve önemli açılımlara sahne oldu.
Türkiye'nin yaşadığı temel sorunların anası olan Kürt meselesine birlikte çözüm aranan toplantının ilk gününe Bolu Valisi
Halil İbrahim Akpınar'ın konuşması damgasını vurdu.
Vali Akpınar sorunun can alıcı bir sorun olduğunu ise şöyle dile getiriyordu:
"Bürokratik elitin yaptığı bir kısım uygulamalar halkların arasındaki ayrılığı artırdı. Türkiye'deki en büyük problem, Türk-Kürt problemi. Bu problem, sayıları 3-5 bin arasındaki bürokratik elitle halkın arasında yaşanıyor." Abant Platformu'na çok sayıda bilim adamı, siyasetçi ve sivil toplum temsilcisi katıldı.
AK Parti'den Diyarbakır Milletvekili
Abdurrahman Kaya ve Ankara Milletvekili
Burhan Kayatürk katılırken, sorunun bir tarafı olarak kendini tanımlayan DTP'den kimsenin katılmaması dikkat çekti.
Arama konferansının hedefini Abant Platformu Başkanı
Prof. Dr. Mete Tunçay şöyle özetliyordu:
"
Türkiye'de bir Kürt Sorunu var ama bir Kürt çözümü yok. Bütün mesele toplumun katılacağı ortak çözümü bulabilmek."
Toplantının ikinci gününde ise "Geçmişin muhasebesi" ve çözüm önerileri tartışıldı. Bu bölüme Hakkari'de avukatlık yapan
Rojbin Tuğan'ın konuşması damgasını vurdu.
Tuğan konuşmasında ağırlıkla Kürtlerin cezaevlerinde ve bölgede yaşadığı kişisel dramlara yer verdi.
Daha sonra söz alan her konuşmacı, Rojbin Tuğan'ın bu konuşmasına atıf yapınca bir anda konferansın ilgi odağı oldu.
Söz bir kez daha Rojbin'e gelince sözlerini şöyle bitiriyordu:
"Şiddet hepimizi boğacak bir deniz haline geldi. Birlikte bir çözüm üretmekten umudumuzu kesmediğimiz için buradayız." Gerçekten de Abant Platformu, Ergenekon operasyonunun gölgesinde kalsa da Kürt meselesini en azından konuşabilmenin ne kadar önemli olduğu gerçeğini ortaya koydu.
Abant Platformu,
Abdülmelik Fırat, Cengiz Çandar,
Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Mehmet Altan,
Ümit Fırat ve Cevat Öneş'in de aralarında bulunduğu çok sayıda aydının bir araya gelip tartışmasına yol açtı.
Gazeteci Yazar Enver Sezgin, Abant Platformu'nda Kürt meselesinin tartışılmasının bir ilk olduğunu dile getiriyor ve şöyle diyordu:
"Bu arama konferansı çok önemli, çünkü ilk kez
Türkiye'de İslamcı siyasi kesim olarak nitelenen çevreler sorunu kamuya açık tartışma gündemlerine alıyor. Biz her şeyin bir anda çözülmesini istiyoruz. Bu kolay değil. Bu tür tartışma platformlarıyla bu konu topluma mal edilmeli. Abant'ta bu adımın atılması
Türkiye için umut veriyor."
Abant Platformu Kürt meselesini masaya yatırdı ama iş dönüp dolaşıp
Türkiye'nin demokratikleşme meselesine dayandı. Konuşmacılar da ağırlıkla,
"Kürt sorunu bir demokrasi sorunudur" ortak paydasında buluştu.
Ve bir kez daha iş gelip
Türkiye'nin mutabakat sağlayacağı yeni bir Anayasa talebine dayandı.
Bunu da en çarpıcı biçimde
Cevat Öneş dile getirdi:
"Tarihsel birlikteliğimizi biliyoruz ve korumak istiyoruz. Yaşadıklarımızdan sadece Kürtler değil, hepimiz yorulduk. Çok kritik ve riskleri davet eden bir süreçten geçiyoruz. Bu noktada çok önemli bir sorunu tartışıyoruz. Öncelikli sorunumuz güçlü bir demokrasi hareketi yaratmaktır. Bu da
Türkiye'yi yeni bir anayasa yapılması talebine götürmektedir."
Yayın tarihi: 6 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/06//haber,D14485C918584E5EB1FB13FB3D4D3C77.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.