Kimse benim için 'Güzelliği ile oyuncu oldu' diyemez

Avrupa Şampiyonası nedeniyle yayınına bir süre ara verilen 'Yaban Gülü' dizisi bu akşam yeniden ekrana dönüyor. 2001'de Türkiye 3. Güzeli seçilen Hatice Şendil'in şarkıcı Sarp, İpek Tenolcay ve Cihan Okan'la başrol paylaştığı 'Yaban Gülü', iki kadının yaşam mücadelesini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Dizide 'Laçin' karakterini canlandıran Hatice Şendil, kolay işlerden hoşlanmadığını belirterek, "Zoru başarmak hoşuma gider" diyor. Geçtiğimiz yıllarda 'İki Yabancı', 'Maçolar' ve 'Fesupanallah' dizilerinde rol alan güzel oyuncu ile hem oyunculuğa bakışı hem de 'Yaban Gülü' üzerine konuştuk.

LAÇİN HAYATI YIRTMAK İSTİYOR
* 'Yaban Gülü' dizisinde rol almak için sizi çeken etken neydi?
Benim için hikaye çok önemli. 'Yaban Gülü', bir ailede babanın vefatıyla başlayan travmatik olaylar zincirini anlatıyor. Ben hikayeyi okuduğumda beni çok içine çekti. Bir Nuran Devres hikayesi... Çok samimi ve değişik kalemi var. Ayrıca kadro da çok iyi.

* Canlandırdığınız 'Laçin' nasıl biri?
Laçin çok zor bir karakter. İnişleri çıkışları olan, yoksulluğun vermiş olduğu hevesleri olan bir kız. Hayal dünyasında yaşayan saf biri. Bu saflığı babasının ölümünden sonra ve Hakan'a olan aşkıyla üzerinden atıyor. Ancak Hakan'la olan aşkı hayal kırıklığıyla sonlanınca hayatın gerçekleriyle yüzleşiyor. Hayattan yırtmak adına yanlışlar yapacak bir karakter değil. Bugüne kadar başrollerde oynayan kadın karakterler acı yaşar, gözyaşları vardır. Laçin'de de bunlar var. Ama Laçin baharat gibi bir kız. Duygu geçişlerini çok çabuk yaşıyor. Gülerken ağlayabiliyor.

ÇOK GURURLUYUMDUR
* Siz 'Laçin' ile özdeşleştiğinize inanıyor musunuz?
Ben çok sakin, durağan, dengeli yaşayan biriyimdir. Laçin'e bazen ben bile yetişemiyorum. Hiçbir şekilde birbirimize benzemiyoruz. Hatice olarak 'Bu böyle olur mu?' diyebileceğim şeyler Laçin'de oluyor. Laçin'in duygu dünyası çok karışık. Babasını kaybetti, sevdiği adam başkasıyla evlendi. Aşağılandı, gurur yaptı. Ben de çok gururluyumdur. Pire için yorgan yakarım.

* Laçin baharat gibi dediniz. Siz de gerçek hayatınızda baharat gibi misiniz?
Ben çok küçük yaşlardan beri olgun biriyim. Mesela bana "Hayatta yaptığınız en çılgın şey nedir?" diye sorduklarında düşünüyorum, bir çılgınlık bulamıyorum. Sakin ve normal bir hayatım, küçük bir çevrem var. Ben o çevrenin içinde yaşayan biriyim. Laçin'de cahil cesaret var, kafasına estiğini yapıyor. Ben mantıklıyımdır. Laçin'in yaşadıklarıyla benim yaşadığım şeyler arasında dağlar kadar fark var.

* Gerçekten çılgınlık yaptığınız olmadı mı hiç?
Yaptığım en büyük çılgınlık oyunculuk! Oyunculuk duyguyla yapılan bir şey... Gerçek hayatta ise duygularımı, sevgilerimi belli edemem. Güçlü olmaya çalışırım. Karşımdakinin beni güçlü bilmesini isterim. Yaptığım iş bu yüzden oyunculuk. Biri bir şey yazıyor ve ben o yazılan her kelimeyi insanlara geçirmek, duygularımı belli etmek zorundayım.

* Oyunculuk anlamında sizi en çok zorlayan şey nedir?
Aksiyon sahnelerinde zorlandığım oldu. Yerden yere atlamak, kovalama sahneleri, düşmek gibi sahneler yüzünden bacaklarım hâlâ mosmor ama şikayetçi değilim.

* İşinize aşık birisiniz anlaşılan..
Evet, işime çok aşığım. Yorgunluklarım ve stresli anlarım oluyor ama severek yaptığım için çalışırken çok mutlu hissediyorum kendimi. Asla 'Bugün yine set var, kahretsin' ya da 'Üç sahnem var çekeyim de gideyim' gibi bir düşüncem olmadı. Günde 3-4 saat uyuyarak çalışıyoruz ama bundan da şikayetçi değilim. Kolay hiçbir şeyi sevmem. Zorlanmayı severim ve zoru başarmak hoşuma gider. Yapabildiğimi bildiğim şeyleri yapmak bana bir şey katmaz. Beni zorlayacak beni geliştirebilecek sahneler olsun isterim.

* Çekimler sırasında başınıza talihsiz olaylar geldi mi?
Dizinin ilk bölümünde romantik aşkın başlayacağı bir çarpışma sahnesi vardı. Orada Sarp duramadı ve arabayla bana gerçekten çarptı. Bazen böyle şanssızlıklar yaşanıyor. Bu çok doğal. 'Maçolar'ın setinde de at, kolumdan ısırmıştı.

OYUNCUNUN SPOR YAPMASI ŞART!
* Bir oyuncuda 'olmazsa olmaz' dediğiniz şeyler nedir?
Bir oyuncunun bence çok iyi silah kullanabilmesi, iyi at binebilmesi, çok iyi araba kullanabilmesi, dans edebilmesi ve herhangi bir sporla uğraşması gerektiğini düşünüyorum. Ben üç dizide de at bindim. At binmeyi ben sette öğrendim. Dört nal at binebiliyorum.

* Yıllar önce güzellik yarışmasına katılarak güzelliğinizi tescil ettirdiniz. Siz kendinizi güzel buluyor musunuz?
Kendimle bir derdim yok. Kendisiyle barışık bir insanım. Aynanın karşısına geçip de 'Aman ne kadar güzelim' demem. Hatta aynaya hiç bakmam. Burnu estetikli diye e-mail'ler alıyorum. Şunu da belirteyim; hiçbir yerimde estetik yok. Ben doktordan çok korkarım, estetik falan yaptıramam. Güzel görünmek gibi bir derdim yok. Oyunculuğumu takdir etsinler bana yetiyor.

SETLER BENCE OKUL GİBİ
* Güzellik yarışmasına nasıl katılmıştınız?
Çok küçüktüm. Kimse beni desteklemedi. Hatta 'Katılma' diyenler bile oldu. Güzellik yarışmasına merak ettiğim için katıldım. 'Ne oluyor acaba?' diye girdim. Herhangi bir kariyer planlaması hesap etmeden katıldım. Çünkü okulum vardı. Hiç derece falan da beklemiyorken üçüncü seçildim. Çok şaşırdım. Sonrasında üç sene hiçbir şey yapmadım. Herkes oyunculuk, sunuculuk yapmaya başladı ben o dönemde okulum sebebiyle bişeyler yapmadım.

* Yarışmadan sonra neden modellik yapmadınız?
Çünkü kendimi hiç bir zaman orada görmedim. Oyunculuğun kendimi iyi ifade edebileceğim bir yer olduğunu düşündüm. Oyunculuk, hayata güzel ve anlamlı bakmamı sağlıyor. Beni geliştiren ve eğiten bir meslek.

* Oyunculuğa nasıl başladınız? Oyunculuk eğitimi aldınız mı?
Kimse bana 'Güzelliğini kullandı da oyuncu oldu' demesin! İki defa konservatuvara girdim ama almadılar beni. Oyuncu arkadaşlarım vardı. Onların yönlendirmesiyle Ayla Algan'dan ders almaya başladım. Diksiyon ve dublaj derslerinden sonra ilk olarak 'Eylül' dizisinde oynadım. Ben en büyük okulun setler olduğunu düşünüyorum.