Tatilin üçüncü günündeyim.. İlk gün 8.30'da kalktım, koca plajda boş şezlong yok! Kiminin üzerinde çakıl taşları, kiminin üzerinde bir çift terlik, kiminin de üzerinde bir çocuk donu var. İkinci gün hırs yaptım, 7.30'da plaja indim, sadece temizlik yapan bir dolu kadın ve ben vardık ama yine boş şezlong yoktu! "Sabah ezanıyla birlikte mi kalkıp yer kapıyor bu insanlar" diye sordum! Kıkırdayarak yanıt verdiler. Üçüncü gün yer bulmaya çok kararlıydım. Saat 7'de üzerime ilk bulduğumu geçirip plaja indim, ancak denize paralel üçüncü sırada ve denize en uzak köşede yer bulabildim. Ama havlu servisi başlamadığı için (saat 9'da başlıyor) şezlonga koyacak bir şey bulamadım ve bir süre 'ne bıraksam' diye çaresizce düşündüm. Sonunda çantamdaki yedek bikinilerim geldi aklıma; onları bıraktım. Sonra hemen kahvaltıda manzaralı ve esintili bir masa bulabilmek için can havliyle restorana koştum. Neyse ki Türkler şezlonglarına terliklerini bırakıp tekrar uyumaya gidiyorlar! Bir tek yabancı turistler erken kahvaltıyı tercih ediyor. Anlayacağınız tatildeyim ama gevşeyemiyorum. Büyük stres altındayım; ya şezlong peşindeyim ya da masa! Garip olan ne biliyor musunuz? En lüks tatil köyüne de gitsen yurdum insanı 'ben buradayım' diye kendini gösteriyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
Ya şezlong peşindeyim ya masa!
Yayın tarihi: 23 Haziran 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/23/gny/haber,19257884AD50498EA4BA79A48FCF066B.html
Tüm hakları saklıdır.