"İntihar edecek bir adam değildi"
Sabah Gazetesi ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, sabah.com.tr için iyi tanıdığı Banker Kastelli'yi anlattı.
Banker Kastelli kimdir? Bize kısaca yaptıklarını ve "bankerler krizi" olarak anılan olayı anlatabilir misiniz?
Sayın Kastelli 1960'lı yıllardan başlayarak Türkiye finans sistemine "Ponzi Finansmanı" adıyla bilinen ve 1920'lerde Amerika Birleşik Devletlerinde ilk uygulaması görülen finansman modelini taşıyan ve uygulayan adamdır. Bunu ilk önce hürriyet tahvillerinde 1960'lı yıllarda yapmaya başlamış, fakat hürriyet tahvillerinin vergisinin bir gecede yüzde 50'ye çıkartılmasıyla ilk dönemi iflasla sonuçlanmıştır.
İkinci dönemi olarak bildiğimiz 1970'li yıllarda özel sektör tahvilleriyle ilgilenmeye başlamış, 1980li yılarda bu artarak ve büyüyerek devam etmiştir. Ponzi Finansman Sistemi'ni yine bu bankerlik döneminde de uygulamaya devam etmiş ve hepimizin bildiği o ünlü "Bankerler Krizini" yaratan sürükleyen ve bitiren adam olmuştur. Kastelli, Türkiye'de finansal sistemin yeniden düzenlenmesine yol açan adamdır. Onun yol açtığı "Bankerler krizi" ile birlikte Türkiye'de Sermaye Piyasası Kanunu çıkartılmış ve Sermaye Piyasası Kurulu kurulmuş, ardından da İstanbul Borsası açılmıştır.
Ponzi Finansman Modeli nedir?
Bu modelin özü şudur: İlk gelenler parayı yatırıyor, bunların yatırdığı parayı yeni gelenlerin parasıyla ödüyorsun. Sisteme yeni katılımcılar olduğu sürece sistem işliyor, fakat bir aşamada sisteme yeni katılımcı sayısı azalmaya başladığı zaman da sistem gümlüyor. Dolayısıyla aslında bir saadet zinciri kurmuş oluyorsunuz. İlk katılanlar paralarını alabiliyorlar, ama en sona kalmış olanlarınki yanıyor ve bu yanan kitle de en büyük kitle oluyor. 1980'yılların başında oluşan Bankerler Krizinde, tavsiyeye tabi tutulduğu için ve topladığı paraların bir kısmını gayrimenkule yatırdığı için -ki bu gayrimenkuller zaman içinde değerlenmişlerdi- insanlar en azından anaparalarını çoğunu alabilmişti.
Aynı sistemi 1980'li yılların sonunda inşaat sektöründe kurdu. Bir türlü bir yerden bulduğu büyük bir arsa ile işe başladı. Bu arsanın üzerine bugünkü sistemle konut yapacağım diye para topladı. Sonra, o toplanan paralarla bazı konutlara başladı. Sonra ikinci projeyi yarattı, o projeyi sattı, aldığı para ile birincisinin inşaatını başlattı. İkincisi için topladığı parayla birinci projesini bitirdi. Sonra üçüncüsüne başlayarak o projeden topladığı paralarla ikincisini bitirmeye çalıştı. Ama gayrimenkul sektöründe de 1990 yılında maalesef battı. Başladığı 3 tane büyük projeyi yarım bıraktı hatta bazılarına hiç başlayamadı. Ondan sonra da kendisinin bu piyasadan çekildiğini gördük.
Kendisini nasıl bir insan olarak tanımlardınız? Bize karakterinden biraz bahseder misiniz?
Kıvrak bir ticari zekâ, sımsıcak insani ilişkiler, lisede okul birincisi olmuş fakat yine de sadece lise mezunu bir insan... İşte bütün bunların birleşmesi... 90'lı yıllardan bu yana da bir varlık gösteremedi. Hayatı boyunca tam üç kez battı. Sözünü çekinmeden söyleyen bir insandı. Kızdığını son derece belli ederdi, küfürlü konuşmaktan çekinmezdi. Kısaca dilinin kemiği olmayan harbi bir insandı. Keşke o pratik zekâsı ve sıcakkanlılığını bir eğitimle tamamlayıp onu bir kurumsal kültür içerisinde, şirketleşerek kullansaydı. Herhalde Türk finans sektörü için son derece önemli işlere imza atardı.
Bu kadar kötü günler geçirmesine rağmen, özellikle bankerler krizinden sonra nasıl tekrar üçüncü kez geri dönebildi?
Kastelli'ye paralarını teslim edenler 5- 6 yıl sonra da olsa anaparalarını kurtardılar. (Ama tabi sadece anapara, o paranın zaman içinde yitirdiği değeri geri alamadılar) Fakat anaparalarını kurtarabilmeleri Kastelli için iyi oldu. Buna dayanarak inşaat sektörü ile yeniden ortaya çıktı ve insanlara yeni daireler satabildi. Vatandaşın ve karşısındakinin güvenini kazanma yönünde hiç kimsede olmayan bir özel kabiliyeti olduğuna inanıyorum. Bunu kendi gözlerimle de gördüm. İkna kabiliyeti çok kuvvetliydi. Daha sonra aracı kurumlarda banker olmak istedi fakat Serbest Piyasa Kurulu izin vermedi. Yarattığı bankerler krizinden dolayı, daha doğrusu bu krizi yaratmış en büyük aktör olarak devletin ilgili makamları ona hiçbir zaman izin vermedi. "Ben bu piyasanın babasıyım" diyordu. Hakikaten tekrar piyasaya gelmiş olsaydı, piyasada çok daha büyük bir balonu şişirip patlatabilirdi. "Kendisi bir balon şişirme ustasıdır. Şu anda finansal piyasalarda bir balon şişiyor sonra patlıyor. Onu şişirenler, bir sürü kurum veya kişi, ama Kastelli bu tek başına bir balonu şişirebilecek bir insandı.
Kendisi ile yaptığınız görüşmeleri anlatabilir misiniz?
1989'da üçüncü kez batarken bir gün şantiyelerini gezdim. Tuzla ve Topkapı'da şantiyeleri vardı. O gün onun bitmiş olduğunu gördüm. Onun üzerine "Saadet Zinciri bitti" diye Cumhuriyet'e bir yazı dizisi hazırladım. O esnada kendisi ile görüşmeye Kuşdili'ne gittim. Önceden geleceğimden haberi olmuştu ama beni görünce yine de ağladı, gözyaşı döktü, çok duygulandı. Fakat biz o yazı dizisini yaptık. Bunun üzerine inşaat sektöründeki günleri de bitmiş oldu. Bütün o kötü görüntü gazetede net olarak ortaya çıkınca, mecburen tavsiye yapmak zorunda kaldı. Daha sonra birçok kez farklı yerlerde karşılaştık ve kısa söyleşiler yaptık.
Haberi duyduğunuzda ne hissettiniz? İntiharı sürpriz oldu mu?
Tabiki çok şaşırdım. O'nun intihar edecek birisi olmadığını düşünüyorum. Kendisine nasıl bir haksızlık yapılırsa yapılsın, nasıl bir güçlükle karşılaşırsa karşılaşsın, hep küllerinden yeniden doğardı. Başına gelen her hadisede "bunu da kıvırır" diye düşünürdüm. İntiharı çok büyük sürpriz oldu. Geçmişte gösterdiği direnç ve kararlılık, onun böyle bir intiharla öleceğine işaret etmiyordu.
CHARLES PONZİ KİMDİR?
Charles Ponzi 1920'lerde ABD'nin Boston şehrinde pul alım satımına aracılık için para toplamaya başlamış. Bu iş sırasında Ponzi' nin birinci keşfi, ne kadar çok faiz verirseniz o kadar çok para akacağı olmuş.
İkinci keşfi ise bu paranın akıyor olması, devamının gelmesi yeterli, herhangi bir yere yatırması gerekmiyor. Yeni gelen paralardan ödemelerini yapıyorsun, kalan para ile de sistemi çeviriyorsun. Bu saadet zinciri, fon girişinin yapılması gereken faiz ve anapara ödemeleri için fon çıkışından fazla olmasına dayanıyor. Bunun için de fon toplayanın faizleri sürekli artırması gerekmektedir. Çünkü fon sahipleri belli oranlardaki faize alışmakta ve bir süre sonra aynı faizden para yatırmayı kabul etmemektedir. Faizlerin de sonsuza kadar yükselemeyeceği, yükseltilse dahi yatırımcılar açısından riski artacağı için de zincir bir süre sonra kopmaktadır.
Ponzi sürekli faiz yükselterek korkunç paralar toplar ama, gazetelerde çıkan sorgulayıcı ve eleştirel yazılar üzerine Emniyette hesap vermeye çağrılır ve hapse atılır. Ponzi ömrünün bir bölümünü hapiste geçirdikten sonra özgürlüğüne kavuştuğunda şehir değiştirir ve Florida'ya gider. Bu kez aynı sistemi orada gayrimenkul üzerine kurar. Sürekli yeni projeleri satışa koyar ve bir önceki projeyi bir sonraki proje için topladığı parayla finanse eder. Görünüş' te işler yürür, ama zaman farkıyla ve nakit açığıyla. Bir süre sonra tıkanma kaçınılmazdır.
İşte ilk defa Charles Ponzi tarafından uygulanan "açık finansman modeli" daha sonra değişik ülkelerde ortaya çıkar ve ilk yürürlüğe koyanın adıyla finans literatürüne "Ponzi Finansman Modeli" diye geçer."
Yayın tarihi: 2 Haziran 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/02//haber,548E243253E445558D7425CB77EB799E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.