Tarih: 3 Haziran 2006... SABAH'ın manşetinde şöyle yazıyordu: "4 yıl bekleyin." Bu başlık benim Akmerkez'de Emre Belözoğlu ile yaptığım söyleşi için atılmıştı. Söyleşide Emre şöyle diyordu: " Galatasaray benim yuvam. Bir gün mutlaka döneceğim. Ama 30 yaşına kadar Avrupa'da oynamak istiyorum. Çünkü maddi açıdan geleceğimi garanti altına almak zorundayım. Dört sene daha yurtdışında futbol oynadıktan sonra yani 2010 yılında Galatasaray'a geleceğim. Ve para konuşmadan masaya oturacağım."
Tarih: 31 Mayıs 2008... Medyanın manşetlerine "Yılın tansferi" yakıştırmasıyla şu başlıklar atıldı:
"Emre artık Fenerbahçeli." Emre'nin transferi
"Fenerbahçe, şampiyonluğu kaptırdığı Galatasaray'dan intikamını aldı" şeklinde de yorumlandı.
Günümüzde futbolun profesyonellik ruhunda para önemlidir. Paranın kulüp rengi olmaz. Henry Ford şöyle der:
"En güzel renk, en büyük banknotun rengidir." Emre'nin Fenerbahçe'den 3 yılda alacağı para 10.5 milyon euro... Eğer bir euroyu 2 milyon TL olarak sabitlersek bu para 21 trilyon TL eder.
Bu kadar paraya imza atmak "Galatasaray benim yuvam" diyen bir futbolcuyu başka yuva sahibi yapar... Doğaldır! Emre'nin transferine Fenerbahçe taraftarının sevinmesi ne kadar doğalsa, Galatasaray taraftarının da tepki koyması ve "İhanet" sözcüğünü kullanması o kadar yanlıştır. Çünkü Emre, Fenerbahçe'ye G.Saray'dan değil, Newcastle'dan gitmiştir. Eğer bu transfer Figo'nun Barça'dan Real'e; Tanju'nun G.Saray'dan Fenerbahçe'ye transferi gibi olsaydı taraftarın tepkisi makul karşılanabilirdi.
DÜN BAŞKA, BUGÜN BAŞKA Emre'nin 7 yıllık Avrupa kariyerine baktığımda bir yükseliş değil bir dibe vuruş gözüme çarpıyor... Emre Galatasaray'da geçen 4 yıllık süreçte 102 maç oynamış, 13 gol atmış. Inter ve Newcastle'deki 7 yıllık Avrupa sürecinde toplam 136 maç oynamış 8 gol atmış.
Bu analiz bir dönem İtalyanlar'ın ünlü spor dergisi Guerin Sportivo'nun,
"Geleceğin 100 yıldızı" arasında gösterdiği Emre'nin Avrupa'da parlamadığını aksine söndüğünü gösteriyor.
Emre'nin transfer haberinden sonra benim kafam bir konuya takıldı. Emre, Avrupa'da oynarken üzerinde Galatasaray kimliği vardı. Oynasın oynamasın sık eleştiriliyordu. İnönü'deki Macaristan maçında basın tribününe yaptığı "Kol" hareketi yanlıştı ve haklı olarak eleştirilmişti. O gün,
"Emre, Milli Takım'a bir daha çağrılmamalı. Çağrılsa bile Milli Takım'da kaptanlık bandını takmamalı" diyenler çoğunluktaydı...
ALİ ŞEN'E NE OLDU? Emre, Fenerbahçe'ye transfer olduktan sonra, "
Fenerbahçe Milli Takım'ın kaptanını aldı" denmeye başlandı... Çok şaşırtıcı değil mi?
Asıl beni Fenerbahçe'nin eski başkanı Ali Şen'in sözleri şaşırttı. Emre'nin "Kol" hareketi için,
"Ben Milli Takımlar sorumlusu olsaydım bir dakika tutmazdım" demiş ve Fatih Terim'in Gökmen Özdenak'la İzmir'deki Milli Takım kampındaki kavgasına nasıl müdahale ettiğini anlatmıştı. Emre'nin Fenerbahçe'ye geçişinden sonra Sayın Şen,
"Fenerbahçe taraftarı Emre'yi kucaklamalı. Karakteriyle ve tecrübesiyle Fenerbahçe'ye çok yararlı olacaktır" demiş.
"Dün dündür bugün bugündür" diyelim ve bu transferin Emre'ye de, Fenerbahçe'ye de hayırlı olmasını dileyelim.
Bugünkü Tüm Yazıları
'En güzel renk en büyük banknotun rengidir'
Yayın tarihi: 2 Haziran 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/02//tuzemen.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.