Bir defa şunu hemen söyleyeyim. Van hakkında kimin peşin hükmü varsa fena halde yanılıyor. Bu ülkenin en sakin, en sıcak, en dost kentlerinden biri.. İçinde dışında dolaşmadığımız yer kalmadı. Trafik dışında polise rastlamadık. Asker nerdeyse yok gibi.. Türkiye'de üniformanın günlük yaşamda bu kadar az göründüğü bir yer daha hatırlamıyorum.
Nebil'le sokaklarında başı boş dolaştık Van'ın, kimselere haber vermeden.. Bir tek şikâyetimiz oldu.. Hemen her dükkândan fırlayıp bize sarılanların ille de çay ikramlarına "Hayır" demek.. Bir defa içimiz dışımız çay oldu. İkincisi.. Tüm ikramları karşılamak için bizim 24 saat değil, 24 gün kalmamız gerek orda..
Nasıl kırk yıllık dost insanlar.. Nasıl gönül insanları.. Anadolu, benim Anadolum bu işte..
Tam 62 yıl sonra Van'a gittim.. 62 yıl.. Bir ömür.. Geride, zaten en fazla iki katlı binaları depremle dümdüz olmuş, halkı çadırda yaşayan bir Van bırakmıştım, 1946'da.. Bu defa beni kat kat apartmanlar, rezidanslar, Van gölüne bakan villalar karşıladı.. Kent merkezinde mimari felaket gerçi, ama kenarlara yeni mahallelere doğru gerçekten güzel yapılar var.. Benim derdim yapı, manzara değil, bilirsiniz.. İnsan..
Onlar da orda işte..
Üstelik nasıl insan?..
Güneydoğu karışınca, sakin Van çok göç almış. Kent Doğu'nun Ankarası nerdeyse.. Nüfusun 300 bine çıkma sebebi biraz da bu göçler.. Urfalı, Mardinli, Diyarbakır, Anteplisi.. Hızla gelişen kent, yeni imkânlar açınca, batıdan da gelenler olmuş.. İzmirlisi, Muğlalı, Antalyalısı.. Karadenizlisi.. Yani ya Van, bir Anadolu mozayığı resmen insanlarıyla..
Van mozayığı, 2008!.. Cumhuriyet Caddesinde bir apartmanın tepesindeki nerdeyse 20 metre boyundaki levha bunu anlatıyor sanki..
Van (Pir) Rock Cafe!..
Van oranın adı işte.. Pir, Alevi büyüklerinin ünvanı.. Pir Sultan Abdal gibi.. Ama okurken, P den önce gelen N, hani M okunur ya..
Oluyor mu Vampir!.. Rock Cafe de malumunuz.. Bundan iyi mozayık olur mu?.. Vampir'in üstündeki kat da gene boydan boya Fenerbahçeliler Derneği levhası var.. Oysa bu kentte Fenerli'ye rastlamak, Marmara'da balina bulmak gibi bir şey.. Herkes Galatasaraylı yerli halktan nerdeyse.. Beşiktaşlı mı?.. Valla ona rastlarsanız, hemen piyango bileti alın, şanslı gününüzdesiniz demektir.
Van'a gitmek için ben bastırdım aslında.. Bu bizim Nebil Adanalı ya.. Üniversiteyi de İzmir'de okumuş ya.. Yaşamdan Dakikalar'ın da meneceri ya.. Bizi durmadan Adana, İzmir'e götürüyor..
"Yahu bu ülkede başka üniversite yok mu" diye diye, başının etini yiye yiye Van'ı programa aldırdım.. Dostlar telaşlandı..
"Aman gitme.."
Yahu giderim..
"O zaman gittiğini yazma gazetede, öğrenmesinler. Van Valisine, Emniyet Müdürüne de haber ver, korusunlar.."
Gidişimi günlerce ilan ettim, hem de sayfamın manşetinden. Ne vali aradım, ne de Emniyet Müdürü..
Ne yapacak ki polis.. Beni, dostlarımdan, kardeşlerimden, canlarımdan mı koruyacak?. Vanım benim!.. Canım benim.. Harika saatler yaşadım.. Doymadım.. Doyamadım.. En kısa zamanda gene döneceğim..
Ve de siz Sevgili Okurlar..
Size Van'ı uzun uzun yazacağım.. Her saatini.. Her anını..
Harika Van'ı.. Ve Van'ın harika insanlarını..
Yarından başlayarak..
Bugünkü Tüm Yazıları
62 yıl sonra, Van'a dönüş..
Yayın tarihi: 31 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/31//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.