kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Ankara’daki Cafemiz.

Ankara klasikleri

Ayşe Ferhangil
Ankara'ya yıllar yılı tek seslilik hâkimdir. Herkes aynı renk arabaya biner, saç kesimleri hatta renkleri bile biribirine benzer. 'Eller havaya'cılık Ankaralıların vazgeçemediği eğlence şeklidir. Hal böyle olunca erkekler üç yaka düğmeli gömlekten, çatık kaşla sert bakış atmaktan, bir de köseleden; kadınlar makyajın hakkını vermekten, her müzikte aynı tarz kıvırtmaktan, bir de Louis Vuitton marka çantadan dünya tersine dönse vazgeçmez. Gece eğlencelerinde barlarda kavga çıkması, bir de geceyi soğanlı 'ekstra' soslu döner dürümcüde bitirmek İstanbul'un mantısına, İzmir'in de kumrusuna denktir. Her Ankaralının bir dönem Ankara Kalesi'nde dansöz oynatmışlığı, barlarda canlı müzik eşliğinde Memleketim şarkısını söylemişliği, bunların üzerine de underground kültüre yelken açıp kulüplere gitmişliği vardır. Gündüz gezmelerinin değişmez adresi Arjantin Caddesi üzerindeki kafeler kadar hanutçularıyla da ünlüdür. Tüm bu genellemelerin tam göbeğinde bu kültürden bir ışık yılı uzakta bir yer var. 1970'li ve 80'li yıllarda doğanların kendilerini bildiklerinden beri var olan yer Cafemiz. 15 yıldır açık ve hep 'in'. Beyaz dekoru, sevimli kış bahçesi ve şaşırtma derdinde olmayan mönüsü ile ne İstanbul'daki akranlarına benziyor ne de kimseyle yarış içindeymiş gibi bir tutumu var. Bunlardan daha da önemlisi Cafemiz'in müşterisi: Burada "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" tarzı insanlara yer yok! Cafemiz öğlenleri dolup taşıyor. Çevre masalara kulak kabarttığınızda konular Menekşe ile Halil dizisindeki gelişmelerden çok daha ciddi, çok daha oturaklı. Bazısı memleket kurtarıyor, iyi firmalar çalışanlarını Cafemiz'de bir öğle yemeği ile ödüllendiriyor. Yıllardır değişmeyen garsonlar kararsız müşteriye sabırla yemeklerin her detayını anlatıyor, güler yüz kimseden esirgenmiyor. Giyim kuşam Ankara genelinden oldukça farklı. Buraya gelen erkeklere bir jean, bir sweatshirt yetiyor da artıyor. Kimse yakalarını yukarı kaldırmıyor, tespih çevirmiyor. Ankaralı kızların vazgeçilmezi saç boyası ve lensi burada görmek neredeyse imkânsız. Genç kızların ayağındaki babetlerin markası çoğunlukla Vakkorama. Ne de olsa kafenin iki yanında bu markanın mağazası mevcut. 1960'lı yılların mini elbiseleri de babetleri fazlasıyla tamamlıyor. Elbiseler sade, kumaşları kaliteli. En güzellerini Yargıcı ve Topshop'tan buluyorlarmış. Bir de Arjantin Caddesi'ndeki Machka burada çok popüler. Öğrenciler indirim zamanını bekliyor, ellerinde ne var ne yoksa buraya döküyorlarmış. Saç boyası ve lens olmayınca en çok dağınık at kuyrukları ve kaküller dikkat çekiyor. Cafemiz'e ilk gidenlerin aklında her şeyden önce salatası kalıyor. Mönüden ayrı bir form dağıtılıyor, isteyen istediği malzemeyi işaretliyor, salatasını sosuna kadar müşteri yaratmış oluyor. Hazıra konmak isteyenlere yılların değişmezi 'Sosis Keyfi' veya 'Steak Sandwich' tavsiye ediliyor. Uzun lafın kısası İstanbullunun dediği gibi her ne kadar 'Ankara'nın İstanbul'a dönüşü güzel' olsa da gitmişken karalar bağlamak yerine Cafemiz'de akşam üzeri keyfi yapmak hiç de fena bir alternatif gibi görünmüyor.
Haberin fotoğrafları