kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Mayıs 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Yargıtay 'taraflı ve siyasi' olduğunu dün ifşa etti!

367 el çabukluğu, 27 Nisan elektronik muhtırası ya da kapatma iddianamesi gibi... Hiç şaşırmadım ama çok kızdım.
Otoriter zihniyetler, art niyetler bu kadar mı açık edilir? Objektifliği ve tarafsızlığı bir yana atıp boğazına kadar siyasete batmış olmak, bu kadar mı net ifşa edilir?
Çelişkisi bol bir metin var karşımızda. Bir örnek vereyim:
Bir yandan 'kuvvetler ayrımından' söz ediyor. Öte yandan "Yeni Anayasa" hazırlıklarından ve tartışmalarından yakınıyor.
Affedersiniz ama Meclis nasıl bir Anayasa değişikliği yapacağını Yargıtay'a soracak, ondan icazet alacak değil herhalde.
Ya şu cümleye ne demeli?
"(...) Anayasa'nın 10'uncu ve 42'nci maddeleriyle ilgili değişiklik, engellenemeyen bir hızla yasalaşmıştır."
"Engellenemeyen bir hızla yasalaşmak" ne demek acaba? Herhalde "o kadar hızlı yasalaştı ki engelleyemedik" demeye getiriyorlar.
Sanki yetkileri, görevleri varmış gibi...
Bildiri, "Tarafsızlığı tartışma konusu olmayacak, bağımsızlığı ise bir türlü sağlanmak istenmeyen Yargı" erkinden söz ediyor.
Başta eski başsavcıları Sabih Kanadoğlu olmak üzere birçok hukukçu "Yargı taraflı olmalıdır" dediğinde sustular.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yargının tarafsızlığından söz etti diye hemen kaşlarını havaya kaldırıp, yüzlerini buruşturdular.
Şimdi "tarafsızlığımız tartışma konusu olamaz" diyorlar. Halbuki bu metin Yargıtay'ın hukuk ilkelerini unutup a'dan z'ye siyasileştiğini apaçık gösteriyor.
Düşünün... Yargıtay'da 21 Hukuk Dairesi, 11 de Ceza Dairesi var. Başkan ve başkan vekilini de eklerseniz 34 kişi ediyor.
Bildiriye 'Başkanlar Kurulu' olarak imza atan bu kişilerin, tamamen siyasi bir meselede aynı fikirde olması, kurumun siyasileştiğini ve aynı görüşe sahip kişilerin burada kadrolaştığını göstermez de, neyi gösterir?
Gelelim bildirinin şahikasına:
"Tüm bu gelişmeler, ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğini, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını belgelemeye yetmektedir."
Demokrat medyanın, "Yargı öncelikle tarafsız ve nesnel olmalıdır" çağrısına verdikleri cevaba bakar mısınız? Yani şunu diyorlar: "Yargının tarafsız olması, kapatmak istediğimiz partilere yarar. Buna izin veremeyiz."
Bir yandan "Bağımsızlığımız tam değil" diye yakınan... Öte yandan "Bağımsızlığımızı hazmedemiyorlar" diye nazire yapan çelişkili bir bildiri bu!
Bakın Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten ne diyor:
"Cumhuriyet savcıları, Avrupa Birliği üyesi hiçbir ülkede Türkiye'de olduğu kadar bağımsız değil. AK Parti'nin kapatılma davasının yargının bağımsızlığı ile ilgisi yok. Yargının tarafsızlığı ile ilgisi var."
Hollandalı Ria Hanım da AKP şakşakçısı çıktı! Bu Avrupalılar da çok tuhaf.
Özetle: Bu bildirinin, Baykal'ın "367 gereklidir kararı alınmazsa çatışma çıkar" tehdidinden ya da 27 Nisan 2007'de yayınlanan askeri muhtıradan farkı yok.
Diğerleri gibi bu da, Anayasa Mahkemesi'nin önümüzdeki günlerde alacağı kararları etkilemek amacıyla yayınlanmış siyasi bir bildiri. Yargıtay, AYM'yi etkilemeye çalışıyor: "Yetkini aşarak, 10'uncu ve 42'nci madde değişikliklerini iptal et... Aksi halde iddianamenin çok önemli bir ayağı eksik kalır... Sonra da AKP'yi kaparsın, olur biter" denmekte. Maşallah!