IMF programının 10 Mayıs'ta sona ermesiyle ekonomide önemli politika değişikleri arka arkaya geliyor.
- Bunlardan biri bu yıl için belirlenen faiz dışı fazlanın 0.7 puan indirilerek milli gelirin yüzde 3.5'ine düşürülmesiydi. Açıkta kalacak yaklaşık 7 milyar YTL finansmanın yerel yönetimlere ve GAP'a yönlendirileceği açıklandı.
- Devlet İhale Kanunu'nda değişiklik ikinci önemli adımı oluşturuyor. "Benim yolsuzluğu önleme misyonum yok" diye ortaya konulan görüş yapılan değişikliğin de özünü veriyor. Değişiklikle ihalelerde şikayet etme hakkı ortadan kaldırılıyor.
- Son değişiklik ise ödenmemiş sosyal güvenlik primlerine af getirilmesi. Toplam 42 milyar liralık ödenmemiş primlerin faizleri affedilecek, anaparası ise takside bağlanacak. Bundan önceki prim affının bir kaç yıl önce yapıldığını hatırlatırsak, yeni bir afla neye yol açılacağı da ortaya çıkmış oluyor.
-
Açık artıyor, finansmanı azalıyor- Türkiye cari işlemler açığı en yüksek ülkelerden biri. Bu açığı kısa vadede kontrol etmesi de elinde olan bir şey değil. Çünkü enerji fiyatları artıyor.
Açık verilmesine verilecek de finansmanı nereden sağlanacak? İşte sorun da burada. Yılın ilk çeyreğinde cari açık 9.1 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkmış ve yüzde 30 artmış. Buna karşılık dışarıdan gelen sermaye 17.1 milyar dolardan 12.7 milyar dolara inmiş.
Cari açık yüzde 30 artmış, bu açığı finanse eden sermaye girişi yüzde 25 azalmış. Enerji fiyatları da artıyor. Üstelik iç açığı büyütücü harcama kararları da peşi sıra alınıyor.
-
Para yeniden geliyor- Bu aşamada imdada, küresel piyasalardaki toparlanma ile içeride Merkez Bankası'nın faiz artırımı yetişti.
Gelişmiş ülkelerde piyasa krizini önlemek için merkez bankalarının verdiği likidite ve düşürülen faiz oranlarına karşılık gelişmekte olan ülkeler faiz artırımına gitti. Piyasalara verilen likidite de henüz krediye dönüşmedi, bunun yerine gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek faizden yararlanma ve zararları azaltma yoluna gidildi. Bu çerçevede Türkiye'ye sermaye girişi yeniden başladı. Para piyasasına gecelik vadeye gelen paranın özellikle Merkez Bankası'nın faiz artırımı sonrası hızlandığı söyleniyor. Hem kurların hızla düşmesi hem yabancının bono portföyünün yeniden artışı buna işaret ediyor.
-
Gecelik vadenin çekiciliği- Bitişikte görülebileceği gibi, nisan ayında yabancıların bono portföyü 2 milyar doların üzerinde azalma göstermiş. Buna karşılık mayıs ayının ilk iki haftasında BDDK verilerine göre yabancı bono portföyünde 1.8 milyar dolarlık artış kaydedilmiş.
Ancak bono faizlerinin kurlar gibi hızlı ve büyük oranlı gerilememesi, yabancıların Türkiye'ye geldiğini ama hala ağırlıklı biçimde gecelik piyasada kaldığını gösteriyor. Hem faizlerin daha artacak olmasından hem de gecelik faizin bile cazip olmasından dolayı. Üstelik likit de kalıyorlar.
-
Faiz artışının sonucu- Dolayısıyla hangi amaçla yapılırsa yapılsın
faiz artırımının dışarının yardımıyla ortaya çıkardığı sonuç, portföy yatırımlarının hızlanması, cari açığın finanse edilmesi ve kurların düşmesidir. Yükseltilen faiz enerji ve gıda fiyatlarına etki yapmayacağına, yurtiçi talep de canlı olmadığına göre, faiz neden yükseltilmiş olabilir ki? Enflasyon hedefinin bir kenara bırakıldığını, yerine konulan enflasyon tahminlerinin yükseltildiğini, buna rağmen faizlerin de artırıldığını dikkate alırsak; IMF sonrası
"yüksek faiz, düşük kur" politikasının isteyerek veya istemeyerek fiilen yürürlüğe konulduğunu söylemek mümkün. Bakalım nereye kadar sürecek?
- Sonuç- "Hareketler, kelimelerden daha fazla konuşur." Oscar Wilde
Yayın tarihi: 20 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/20//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.