Her şey öyle denk geldi, öyle şirin bir hafta sonu geçirdim ki, anlatmam gerek..
Cuma akşam üzeri Taksim'de başladık.. AKM'de konser var, ona gideceğiz. Buluşma yerimizi Taksim olarak belirdik.. O unutulmaz Opera, sonra Marmara Cafe piç olmuş, sonra da devredilmişti ya.. Kichenette olmuş.. Bir bakacağız bakalım, nasıl olmuş.. O göbekteki pasta sunan vitrinler kenara taşınmış, o fark yaratan hava gitmiş bir kere.. İçim burkuldu. Midem de kazınıyor.. Tuzlu bir şey istedim.. Şeker var ya bende.. Enfes bir su böreği geldi.. Meğer sadece Cuma günleri çıkarmış o börek.. Neden?..
Ve tabii, Kichenette'de beni nefret ettiren uygulama.. Coca-Cola yok.. İlle de Pepsi içeceksiniz.. İlk açıldığında Kanyon'da gitmiş ve bayılmıştım Kichenette'e.. Ama insanı Pepsi içmeye mahkûm ettikleri için insanı, bir daha adım atmadım. Bu ülkede Rekabet Kurumu niye var?. Böyle baskıcı anlaşmalara nasıl izin verilir?. Coke, ya da Pepsi satıyorsan ötekini satamazsın. Dahası.. Bunların yaptığı içilmez yapay şişe suları var, onları vereceksin ille.. Başka su da satamazsın?.. Neresi burası?.. Hitler Almanyası mı, Stalin Rusyası mı?.. İhbarsa işte ihbar ediyorum.. Bu rezillik bitmeli.. Kichenette Pepsi'nin "Coca-Cola satmama" karşılığı verdiği üç kasa avantaya mı muhtaç?.. Keyfimi bozmamak için üzerine gitmedim.. Bir kere daha "Ben Kichenette'e kesin adım atmam" sözü verip kendime AKM'nin yolunu tuttum.. Bir harika
Burçin Büke .. Bir benzersiz Gershwin, bir benzersiz Rhapsody in Blue yorumu.. Ne şirin bir delikanlı Burçin.. Biste
Şenova Ülker'i yanına çağırıp, trompet piyano bir enfes caz yorumu da yapmadılar mı?..
İstanbul Senfoni de müthiş.. Gershwin Paris'te Bir Amerikalı'yla açtılar.. İgor Stravinski Ateş Kuşu ile kapadılar.. Bitsin istemedim..
Ne yazık ki, sezon bitiyor ama gene müthiş bir konserle bitiyor.. Bu Cuma, harika sopranomuz
Feryal Türkoğlu ve Merve Kazokoğlu (Klarnet) konuklar.. Kaçırmayın derim.. Cumartesi Salomanje'nin dostlarla keyifli kahvaltısının ardından kültür turu için yollara düştük..
İlk durak Mertdostal galerisi.. Teşvikiye Ahmet Fetgeri sokakta.. Chermin Vidori, İzmirli bir Levanten.. Naif resimler yapmış.. Çoğu da İzmir.. Nasıl sıcak, nasıl şirin o çocuksu boyalar.. Evde, işte yer yok duvarlarda.. Tablolar duvara dayalı duruyor.. Yasemin her sergi haberini verirken "Almayacaksınız değil mi" diye söz verdiriyor, ben de tutuyorum. Almıyorum. Ama resim beni alınca, çare yok.. İki tanesinin altına adımı yazdırdım, ne yapayım..
İkinci durak AKM!.. Dünyanın en utanç verici Kültür Merkezi.. Bir iç ve dış mimari ayıbı.. Hem de nasıl yıkardım bilir misiniz, yerine dışardan İstanbul'un sembolü, içerden işlevli bir yapı için.. Ama bu ülkede Muhsin Ertuğrul adını utanmadan verdikleri leşi bile durdurmak isteyen tutucu, sözüm ona enteller var diye, Ertuğrul Günay geri adım attı. Şimdi sadece içi, nasıl iflah olacaksa..
Dört kişilik asansörle çıkılan sekizinci katta galeri olur mu?.. Bu nasıl yerleştirmedir?.. Mustafa Özkan, eski Ankara'yı, Kale civarını, Bent Deresini, zamanın Ankara gençlerinin çoğunun "Milli" olduğu ünlü mahalleyi bile resmetmiş.. Hoş çizimler.. Ama cumartesi öğleden sonra olduğu halde hiç kimse yok. Sen galeriyi böyle saklarsan gözlerden, olacağı bu..
Cumartesi maç akşamıydı tabii ve de durumu tahmin etmiş olmalılar, Muzo dahil tek Fenerli yoktu bizim evde ilk defa.. Bitince Park Orman'a koştum ben.. Yıllar öncesi Ankara komşum vardı Mine..
Mine Vargı şimdi.. Her sabah bahçesinin önünden geçerdim, hızlı bir kahve içmek için de uğrardım tabii.. Dünya haşarısı bir oğlu vardı, ilkokulda.. Baran.. O Baran evleniyormuş..
Yıllar sonra, Baran ayni Baran..
Pazar kahvaltı Ortaköy'de.. Haftanın en güzel günü benim için.. İnsanlarımla buluşma günü ve yeri..
Hele bir genç çift girdi içeri, sarılıp öperek kutladılar Galatasaray'ın şampiyonluğunu ve "Biz Fenerliyiz. Sizi de çok seviyoruz" diyerek. Günlerdir aldığım kutlamaların en güzeliydi.. Akşam karşıya geçtik, Ünal ve Ertekin'le.. Bursa'da garajın orda Cemil Cemal vardı, Bursa kebabı, yani ya İskender'in dünyada en lezzetli olduğu yer.. Her Bursa gidişinde uğrardık. Son zamanlarda Bursa'ya gidemeyince damağımızda kalan tatla idare ediyorduk ki, ustalar bakmışlar biz Bursa'ya gelemiyoruz, "O zaman biz İstanbul'a gidelim" demişler.. Vay vay vay.. Müthişti.. Nasıl yemişiz ki, aslında Etiler'e yürümemiz gerekirdi, öylesi..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bir keyifli hafta sonu ki..
Yayın tarihi: 13 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/13//haber,D58EF395CA4D4467A044FA5BF8B921F5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.