Bu, resim değil. Ama bu da hiç mi hiç umurumda değil
İLİŞKİLİ HABERLER
Bu, resim değil. Ama bu da hiç mi hiç umurumda değil
"...Geçen yaz bıraktığım ve yeniden ele almayı düşündüğüm hemen her şeyi yok ettim. Hâlâ fazla gerçekler! Her türlü resimsel uzlaşımdan kurtarıyorum kendimi (o zehirden). Basitçe çizilmiş, hafifçe renklendirilmiş tuvalleri yağlıboya tabloların yanına dizdiğimde onların akla daha az doğrudan etki ettiğini fark ettim; her türlü resimsel anlamdan bağımsız olsalar da uyarıcı gereçlerin (renklerin) işin içine sokulması kanınızı bulandırıyor ve ruhunuzu tırmalayan yüksek duyum bozuluyor. Resim yöntemini biliyorsunuz zaten. 1. Sade çizgi; 2. Sade renkler; 3. Renklerin ton farklılıkları, güzelliği ve müziği. Yozlaşmanın son noktası. Sade biçimde çizilmiş, birtakım noktaları bir gökkuşağı gibi renklendirilmiş tablolarımın çok daha heyecan verici oldukları üstünde ısrar ediyorum. Onlar sözcüğün en yüce anlamıyla bizi heyecanlandırıyorlar, tıpkı beşiğinde ağlayan bir çocuğun heyecanlandırdığı gibi. Öteki türlüsü olsa olsa sevdalı bir fahişenin çığlıklarına benzetilebilir. Son tablolarımı yıldırım çarpmışçasına, dış dünyadan (insanların alınlarının altındaki oyukta iki göze sahip oldukları dünyadan) bütünüyle koparak tasarladım. Son X'lerimden (sözcüğü bulamıyorum; tablo, resim demek istemiyorum) birinin figürleri... Bu resim değil ama bu da hiç ama hiç umurumda değil." (Miro'dan Michel Leiris'e, Montroig, 10 Ağustos 1924, Ecrits, s. 97-98).
İLİŞKİLİ HABERLER
Bu, resim değil. Ama bu da hiç mi hiç umurumda değil
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/04/pz/haber,97EDD3E0CC1C4901B49B326E71252900.html
Tüm hakları saklıdır.