kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Miro, 1961 Fotoğraf: Scheidegger

Sen şiirin resmini yapabilir misin?

Evrim ALTUĞ
Son üç yıl içinde sırasıyla Jean Dubuffet, Henri Cartier-Bresson, Rembrandt, Niko Pirosmani ve Josef Koudelka gibi ustaları konuk eden Suna ve İnan Kıraç Müzesi, şimdi de gerçeküstücü İspanyol sanatçı Joan Miro'nun sergisine ev sahipliği yapmaya başladı. Özalp Birol'un idaresindeki mekânda 3 Mayıs itibariyle açılacak sergi, sanatçının baskı, resim ve heykellerinden oluşan 120 orijinal parçayı bir araya getirdi. Etkinlik, 1893 yılında, kuyumcu ve saatçi bir babanın oğlu olarak Barselona'da dünyaya gelen Miro'nun günümüze uzanan mirası ve yaşamında çok önemli bir yere sahip olan Fransız Maeght Vakfı'nın desteğiyle izlenebiliyor. Küratörlüğünü Maeght Ailesi'nin üçüncü kuşak temsilcisi ve çocukluğunun önemli bir bölümünü sanatçı ile paylaşmış Yoyo Maeght'ın yaptığı, 'Joan Miro: Maeght Koleksiyonu'ndan Baskılar, Tablolar ve Heykeller' sergisi, Miro'nun II. Dünya Savaşı sonrasını yansıtan coşkulu, sevinçli renklerinin yanı sıra uzun süren hoş bir dostluğun izlerini de sunuyor. Sergide ayrıca, Miro'nun İstanbul'da Defile adlı baskı yapıtı da bulunuyor.

ŞİİRLERİN RESMİ
Genel olarak canlı renkler, çizgiler, daireler, çocuksu ve mizahi bir anlatımı olan Miro'nun yapıtları, evrenin ana elementleriyle -toprak, ateş, su ve hava- sıkı sıkıya ilişkili tutuluyor; sanat çevrelerine göre Miro yapıtlarında 'baş köşe'yi ise kadına, ana-besleyici kadına ayrılmış bulunuyor. Aynı zamanda usta bir seramikçi, heykeltıraş ve gravür sanatçısı olarak da belleklerde yer eden Joan Miro, edebiyat ve edebiyatçılarla da yakından ilişkili bir deha aslında; Char, Prevert, Eluard, Leiris gibi dil ustalarına esin veren ve birçok yazarın yapıtlarını resimleyen Miro, 'şiirleri resimleştiren, resimleri şiirleştiren' sanatçı olarak anılıyor. Miro diğer taraftan, sanat eleştirisini eleştiren radikal tavrıyla da sanat tarihinde özel bir yerde bulunuyor: Sanatçı, Walter Erben isimli bir sanat muhabirine verdiği mülakatta, bakın ne diyor; sanatın 'eleştirmen'lerine: "Onlar her şeyden öte, filozof olabilmenin derdi, ilgisinde. Baktıkları sanat eserinde, önceden örülü, o önyargılı muhakemeleriyle. Oysa bilmezler ki, resim onların benmerkezci felsefi sistemlerine nadiren uşaklık etmede..." Kariyerinin son yıllarında, kendini hayal gücüne teslim eden, 'dört boyutlu resim' ve hatta 'gaz heykeli'nin bile peşine ilk önce düşebilen Miro'nun resimlerini, yine onun açıklaması, en iyisi belki de: "Resimlerim için oluşan çizim ve fikirleri nasıl mı akıl ediyorum? Eh, Paris'teki Rue Blomet'de yer alan stüdyoma geceleri varıyor, yatağıma uzanıyorum. Bazen karnıma tek lokmanın girmediği oluyor. Bir şeyler görüyorum. Sonra onları not defterine boca ediyorum... Tavanda kimi şekiller görüyorum." Bilgi: www.peramuzesi.org.tr
Haberin fotoğrafları