kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Londra'nın aksine İstanbul'daki şubede daha çok et tüketiliyor.

Hakkasan'ın bir yılı: 1 milyon YTL

Ayşe Ferhangil
Tamı tamına 16 milyon dolara mal olan Hakkasan açılışının birinci ayını doldurdu. Ben şahsen yemekler kadar, akranlarının neredeyse 10 katı bir bütçeyle açılan 'Türkiye'nin en pahalı restoranının bu yatırımı geri döndürüp döndüremeyeceğini de merak ediyordum. Hemen söyleyeyim Hakkasan'ın şık koridorlarında 'gizliden gizliye' konuşulanlara göre birinci ayın cirosu neredeyse 1 milyon YTL! Hesap kitapta pek iyi değilimdir ama görünen o ki Hakkasan'da işler harika! Tahmin edersiniz Türkiye'de şu sıralar Hakkasan'dan daha 'A List', daha 'lüks', daha gurme bir yer mevcut değil. Hafta sonu izdihama kaçan kalabalıktan bu restoranın Türk zenginini daha şimdiden deniz mahsulleri, ördek ve birbirinden egzotik tatlarla dolu 'Geleneksel Çin Mutfağı' bağımlısı yaptığının kanıtı. Gerçi Londra'nın aksine İstanbul Hakkasan'da deniz mahsulleri pek gitmiyor. Burada 'yine et yine et' deniyor ama olsun. Yiyecek İçecek Direktörü Kerem Suner'in dediğine göre bir Pekin Ördeği bir de Karabiber Soslu Bonfile en çok ısmarlanan yemekler. Gerçek bir Hakkasan deneyimi yaşamak isteyenlere Suner'in tavsiyesi ise Susamlı Karides Tostu, Yasemin Çayı Aromalı Sığır Kaburgası ve Mangolu Ördek. Zaten Fransa'dan ithal edilen ördeği bulmak kadar pişirmek de bir sanat, mutfakta ördek için ayrı bir kompartman bir de çok kıdemlı bir şef mevcut. Kanyon Alışveriş Merkezi'nin içindeki özel girişli restoranın mutfak bölümü devasa. "Hâlâ eksiğimiz var," deniyor ama içeride 23'ü Çinli, tamı tamına 128 personel çalışıyor. Mutfak bir kaos bir kaos, balıklar, woklar havada uçuşuyor, herkes koşuşturuyor, Çinli geleneği olsa gerek herkes bir ağızdan konuşuyor, bağırışıyor. Şeflerden biri 'Mutfakta ne işim var?' diye bana da ağzımın payını Çince veriyor.

MÜŞTERİ İKİ ÇEŞİT
Hakkasan'da masalar iki vardiya ve 'full' çalışıyor. 20.00-22.00 masaları çocuklular, hamileler, erkenciler, iş toplantısındakiler bir de ikinci vardiyaya yer ayırtamayan 'sıradan'lar için, 22.00-01.00 masaları ise geri kalanlar yani gezen, tozanların. Onlar 21.00 gibi gelip Hakkasan'ın barında kokteyller ile başlıyor, ardından şaraba geçiyorlar. Chinese Mule ve Pink Mojito restoranın en 'hip' kokteylleri. Elde yeşil renkli bir bardak tutmadan olmuyor, anlayacağınız sake ve zencefilli Chinese Mule zamanın Cosmopolitanı. Restoranda iki çeşit müşteri var. Birincisi Londra Hakkasan'a da gitmişliği olan, dünya yemeklerinden anlayan, ne yediğini, niye yediğini bilen kesim. Zaten Hakkasan'ın sahibi Allan Yau'nun eşi Türk olduğu için Londra'ya giden Türklerin ilk tercihi oldum olası Hakkasan'dır. Hakkasan İstanbul'un sahibi Burç Cemiloğlu da her gidişinde orada hem yemek hem de parmaklarını yermiş. Cemiloğlu bir gün "Ben bu yemeğe çok alıştım, İstanbul'dayken de canım istiyor," demiş ve Hakkasan'ı açmak için çalışmalara başlamış. Cemiloğlu gibi 'ne yediğini bilenler' kendilerinden emin 'chop stick'lerini kullanırken, ikinci grup olayı çözmeye çalışıyor. Genellikle yere kadar elbiseler, saçlar, makyajlarla abartının dibine vuranlara garsonların başlangıç önerisi kebap mantığında bir et, ana yemek için de Çin makarnası 'noodle' oluyor. Amaç kültür şokunu engellemek! Soğuk terler döken müşteriye hizmet için masaya bir de çatal bıçak konuyor, herkes rahat bir nefes alıyor. Çin yemeği dünyasında ayıp yok. İster çubukla ister elle ye kimse ayıplamıyor, bilginize. Hakkasan'ı tam anlamıyla yaşamak isteyenlere cuma akşamı 22.00 masasını ve kısa süre içinde açılacak terasta yenecek Ballı Şili Levreği ve alkolsüz Virgin Hakka'yı tavsiye ediyorum.