Kendi başı
"kanunlar, yasaklar" ve onların kuşatması, baskısı, tehdidi ile dertte olan, onlara karşı
"demokrasi, özgürlük, hak, değişim" diyen bir iktidar (ve ahali)...
1 Mayıs vesilesiyle
"kanun ile yasaklar" a, baskı ile sopaya, ayak ile baş pozisyonlarına, vatandaş başının devlet ayağıyla çiğnenmesine yapışıverdi.
1 Mayıs vesilesiyle iktidarı baskıcı, yasakçı, sopacı, aşırı kanuncu bulan kimi parti (ve ahalileri) ise, daha dün (ve belki bugün, belki yarından da yakın)
"baskının, yasağın sunturlusu" olan
"askeri müdahale ve darbe" yi makul görüyor idi. Görüyordur da.
Peki, ne öyle ne böyle olmadan nasıl olacak, nasıl olunacak?
Muhtemelen ancak ikisi de olmadan demokrat, hatta harbiden diyeyim, hakiki cumhuriyetçi olunabilecek.
Çünkü eşitliği, adaleti, kardeşliği, özgürlüğü, hakkı, hukuku, kimsenin aşağılanmamasını, kimsenin ezilmemesini, sözde "anayasal" olan hakların özde kullanılabilmesini ancak öyleleri, her zeminde, her güce, her dayatmaya, her baskıya karşı savunabilecek. Yoksa, iktidar sendense başka, sana karşı ise bambaşka, senden olana şiddet varsa bir türlü, senden olanın şiddeti varsa binbir türlü...
Öyle hık mık, gak kuk, eveleme geveleme...
Cim dalı köse!
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/04//haber,C6E7FBB4819A486BB4935A28DF038743.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.