kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Su altında konuşmak artık hayal değil!

Yeni Haber
İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) bir grup bilim adamının üzerinde çalıştığı sistem sayesinde, denizaltılar güvenle birbiriyle ve deniz üstündeki gemilerle ya da dalgıçlar su altından kolayca aileleriyle haberleşebilecek.

İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü Haberleşme Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olan ve TÜBİTAK-MAM Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsünde yarı zamanlı çalışan Prof. Dr. Tayfun Akgül, haberleşme alanında kullanılmak üzere su altı akustik haberleşme sistemleri ve cihazları üzerinde bir yıldır çalıştıklarını, basit, ucuz, piyasada bulunan malzemelerle su altı haberleşme sistemleri tasarladıklarını ve prototiplerini akvaryumda denemeye başladıklarını açıkladı.

''Çalışmamız deniz tabanı sismik araştırmaları, su altı antik araştırmaları, su veya petrol boru hattı iletim sistemlerinde kullanılan su altı cihaz ve taşıtlarının kontrolünde ve her türlü veri transferinde de kullanılabilecek'' bilgisini veren Akgül, bu konuda destek verilmesi durumunda Türkiye'nin kendine has yepyeni bir teknoloji geliştirme şansı olduğunu dile getirdi.

Yaptıkları çalışmanın bir sonraki aşamasında iki denizaltının ya da dalgıcın kolaylıkla ve güvenle su altında haberleşebileceğini kaydeden Akgül, cep telefonlarıyla haberleşir gibi suda akustik tabanlı ses veya sayısal veri haberleşmesi sağlanabileceğini, suda sinyalin elektromanyetik dalga olarak değil, akustik enerjiyle gönderildiğini söyledi.

SU ALTINDA LAZERLE OPTİK HABERLEŞME

Çalışmanın uzun dönemde su altında lazerle optik haberleşme sistemine de dönüşeceğini aktaran Akgül, çalışmalarının TÜBİTAK destekli ''İstanbul Boğazı'nın Su Altı Gürültüsünün Ölçümü, Arşivlenmesi ve Modellenmesi'' projesinin ileri götürülmüş hali olduğunu bildirdi.

Akgül, bu projede elde edilen bilgiler ışığında su altı haberleşmesine yönelik çalışmalar yapmaya başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:

''Aslında Türkiye'nin bu alanda çalışma yapması artık kaçınılmaz. Üç tarafımız, Van Gölü'nü de hesaba katarsanız neredeyse 4 tarafımız denizlerle çevrili. Su üstü ve su altı araç sayısı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla su altı sinyalleri ve su altı haberleşmeleri konusunda daha çok araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmalı. Bu konuda destek verilmesi durumunda Türkiye'nin kendine has yepyeni bir teknoloji geliştirme şansı var.''

Akgül, günümüzde su altı akustik cihazların kullanıldığına, denizaltı ve gemilerde de akustik modemlerin bulunduğuna işaret ederek, sesin suda ilerleyebildiğini, dolayısıyla bir operatörün mikrofona konuşması durumunda bu konuşmanın kat kat kuvvetlendirilerek suda iletilebileceğini, alıcı bir hidrofonla da bu sesin doğrudan dinlenebileceğini anlattı.

Projenin farkının ise sayısal tabanlı bir çalışma olduğunu vurgulayan Akgül, dolayısıyla kodlama ile üst düzey güvenlik elde edilebileceğini ve konuşmanın yanı sıra veri transferinin de gerçekleştirilebileceğini söyledi.

''YENİ TEKNOLOJİ HALİNE DÖNÜŞMESİ AN MESELESİ''

Akgül, bu ve benzer fikirlerinin ve henüz çapı küçük çalışmalarının destek görmesi durumunda hayata geçirilebileceğini ifade ederek, ''Projenin yeni teknoloji haline dönüşmesi an meselesi... Aksi halde, ne yazık ki akvaryumda oynanan oyunlar gibi kalacak çalışmalarımız... Sonra bir gün bir bakacaksınız, bir başka ülke böyle bir teknolojiyi geliştirmiş ve o zaman gidip onlardan satın almak zorunda kalacaksınız'' diye konuştu.

Şu ana dek çalışmaların mali destek alınmadan gerçekleştirildiğine dikkati çeken Akgül, Türkiye'deki cep telefonu operatörleri, Türk Telekom gibi telekomünikasyon şirketlerinin yanı sıra fiziksel altyapıyı sunan firmalar tarafından destek verilmesi durumunda başarılı sonuçlar elde edebileceklerini anlattı.

Akgül, Türk telefon operatörlerinin üniversitelere ve araştırma kurumlarına bu tür inovasyonlarda kullanmaları ya da yeni fikirler üretmeleri için kaynak aktarmalarının önemine işaret ederek, şunları kaydetti:

''Bir günlük reklam kaynaklarını yılda bir üniversiteye aktarsalar ilerde çok daha büyük reklam yapabilirler ve daha fazla kazanabilirler. Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerine bakın... Oralarda bu tür proje önerileri çok büyük destekler görüyor, büyük kaynaklar aktarılıyor. Bizim şirketler de o projeleri dolaylı yoldan desteklemiş oluyorlar.''

(AA)