CHP'nin 32'nci Olağan Kurultayı'na az bir zaman kaldı. Mevcut yönetime göre ortada olağanüstü bir durum yok. Ancak hem parti içindeki 4 farklı adayın, hem de toplumun geniş kesimlerinin çok ciddi bir
"değişim" talebi var.
İşin doğrusu çok üzerinde durulmasa da bugün mevcut yönetimden yana görünen delege çoğunluğunun da talebi değişiminden yana...
Peki, nedir beklenen bu değişim?
Sözü uzatmaya gerek yok. Parti içindekiler açıkça
"iktidar" istiyor, dışındakiler ise Türkiye'nin temel sorunlarına CHP'nin
"çözüm" üretmesini bekliyor.
Şu andaki yönetimi destekleyen etkili bir CHP'li delege bu arzusunu şöyle açıklıyor:
"Bu kurultay bizim için çok önemli. Bana göre genel başkan sorunumuz yok. Ama merkez yönetiminde köklü değişim olmalı. Olacak da... Ayrıca bugün Türkiye'nin sıkıntısını çektiği AB ile ilişkileri de, Kürt ve Alevi meselesini de hatta türban sorununu da bir tek CHP çözebilir. Kurultayda bu konularda açılım bekliyorum."
Gerçekten içeride ve dışarıda böyle bir beklenti var. Bu nedenle birçok CHP'li bu kurultayı 1972'deki kurultaya benzetiyor.
İsmet Paşa ile
Bülent Ecevit'i karşı karşıya getiren bu kurultaya
"değişim" damgasını vurmuş ve genç siyasetçi
Bülent Ecevit seçilmişti.
O günden sonra da CHP,
"ne ezen ne ezilen" diyerek sınıf temelinde bir yaklaşımla halkla bütünleşmiş ve 1973 seçimlerinde yüzde 33, 1977 seçimlerinde ise yüzde 41'i aşan oy almıştı...
Şimdi de CHP aynı CHP, toplumun değişim beklentisi aynı ama merak edilen soru şu:
Sonuç aynı olacak mı?
Doğrusu birçok CHP'li bu soruya olumlu cevap vermekte tereddüt ediyor.
Eski bir CHP'li şöyle diyor:
"O kurultayda evrakları incelemek isteyen İsmet Paşa'ya
Kamil Kırıkoğlu şöyle diyebiliyordu:
'Paşam burası aşiret meclisi değil, burası CHP kurultayı eğer incelemek istiyorsanız buraya gelin...' İsmet Paşa devletçi de olsa parti içinde demokrattı. Ayrıca CHP düzenin değişmesini istiyordu."
Delegenin kafası karışık! CHP'nin 32'nci Olağan Kurultayı'na bu gözle bakanlar karamsar görünse de bu kurultayın CHP'liler için bir
"yol ayrımı" olduğunun farkında.
CHP ya yeniden toplumla bütünleşecek, evrensel sosyal demokrat bir parti olacak ya da daha da küçülecek.
CHP'nin bin 200'ü aşkın delegesi böylesine tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya... İşleri hiç kolay değil.
Kafaları da hayli karışık...
İşte bu kaygan zemin ve değişim beklentisi, toplumla bütünleşme arzusu taşıyan, parti içi demokrasi isteyen muhalif adayları da harekete geçirdi.
Muhalif adaylar kurultaya üç gün kala yeni bir arayışa girdi.
Amaçları da tek bir aday etrafında birleşmek...
Özellikle
Haluk Koç ve
Umut Oran'ın bir araya gelmeleri için yoğun bir kulis çalışması sürüyor.
Eğer yarışa yeni katılan
Umut Oran etrafında bir birleşme sağlanırsa delegelerin
vicdanında ciddi bir soru işareti yaratılacağı kesin.
Önümüzdeki kısa sürede neler olur bilinmez ama bugünden görünen şu: CHP delegeleri bastırılmış duygular içinde. Arzu ettiğiyle mevcut arasında ciddi bir sıkışma yaşıyor. Açıkça bugünkü veya yarın alacağı pozisyonunu kaybetme korkusu yaşıyor.
Muhalefet adaylarına düşen, bu kilitlenmeyi açacak, delegeye umut verecek formülü bulmak. Bulamazlarsa
"imza" sendromunu bile aşamazlar.
Yönetim cephesine gelince... Durum onlar açısından da bir hayli kritik. Ya bu örgütü iktidara taşıyacak yeni bir çıkış yapacak ya da küçülüp marjinalleşecekler...
Ömür boyu
"muhalefete mahkûm" yaşanmayacağını herkes görüyor. Ve bir iki soft değişim de, beklentileri karşılamaya yetmeyecek.
Yayın tarihi: 24 Nisan 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/24//haber,1F50C02214904E54ABCDF71C16CC5A6E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.