Maçtan bir gün önce İngiliz meslektaşımız, Chelsea Teknik Direktörü Avram Grant'e,
"Akşamları rahat uyuyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Bir gün sonra çok sıkıntılı, gerilim yüklü, her an her şeyin olabileceği bir maç oynanacağını düşünüyorlar ve çarşamba günü aldıkları yenilginin matemini bitirmiyorlardı.
Onların o cümlelerini duyup, böyle bir futbol kültürüne ve futbol devine karşı yaratılan tehdidin adı sorulduğunda
"Fenerbahçe" denmesinin keyfini yaşadık. Maçın sonucu, neler olacağı o anda aklımızdan çıktı.
Çünkü kazanmadan, galip gelmenin manasını öğreniyorduk. İngilizler de burun büyüklüğünün bedelini ödüyorlardı. Bir haftadır uykusuz, sıkıntılı ve karamsar kalarak.
Stamford Bridge'de daha 4. dakikada Chelsea öne geçti. Birdenbire üstlerindeki gerilimi atarak, bizim avantajımızı, elimizdeki jokeri elimizden alıverdiler. Strateji kurma şansımız kalmamıştı. Tek amaca yüklenecektik. Ne olursa olsun, gol atmak.
Saracoğlu'nda da ilk yarıda yaşanan sıkıntı, kafileyi getiren uçağın bagaj bölümünde kendine yer bulmuş, yine 60'a kadar gösterisini yapmıştı. Fenerbahçe pas organizasyonu kuramıyor, kendini bu noktaya getiren karakterini sahaya yerleştiremiyordu. Ne zaman ki ikinci kaleci Cudicini sakatlanıp, yerine üçüncüsü Hilario geçti; İngilizler'in kafası karıştı. Birer adım geri gelmeye başladılar, Grant defansif değişiklikler yaptı. Zico, 60'ta Kezman ile forveti ikiledi. Alex ikinci bölgeye taşındı, kontrol Fenerbahçe'ye geçti.
İNANIN ÇOCUKLAR Fenerbahçe. Avrupa'nın 8 büyüğünden biri gibi oynamaya başladı ve Chelsea takımı bu güce saygı duyup, skoru korumanın peşine düştü. Net pozisyonlar, büyük fırsatlar geldi ama
Hilario'nun şansıyla, Fenerbahçe'nin şanssızlığı kol kola Chelsea ceza alanını mesken tuttu. Bu rüyanın sonunu Lampard'ın attığı ikinci gol getirdi. Ama
Fenerbahçe için yolun sonu değil başıydı, hakeminin çaldığı bitiş düdüğü... Vakit geçirmek için yerde yatan Drogba, Fenerbahçe'nin paslaşmasına seyirci kaldığı için seyircisi tarafından ıslıklanan Chelsea ve tüm Avrupa'ya ışığını yerleştiren Fenerbahçe...
Nazım Hikmet'in tribünlere güç veren dizeleri gibi;
İnanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler...
Yayın tarihi: 9 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/09//haber,20AFBC2CCCFD4DB6965BD29F2AD67FBD.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.