Hep iddia ettiğimiz bir şey vardı. Bir plan yapacak, bunu her sene düzeltecek ve hedefinize yürüyeceksiniz. Sezonluk düşünceler sizi bir kere başarıya ulaştırır. Ama planınız içinde gelişirseniz, devamlılığı sağlar ve büyürsünüz.
Aziz Yıldırım yönetimi bugün parmak ısırtacak kadar başarılı ise, bunu bir plan yapmaya karar verdiği gün başardı. Geçmişin büyük hayal kırıklıklarından ders çıkarmayı ve değişmeyi tercih ettiler. Ortaya, Fenerbahçeli taraftarların slogan yaptığı, "Avrupa'nın parlayan güneşini" çıkardılar.
Neydi planları? Yıldırım'ın ikinci kongresinde açıkladığı bir amacı vardı. Gelirin büyük ve yeni bir statla artacağına inanıyordu. Saracoğlu'nu bir mabet haline getirerek, kendilerine her transfer kararını aldıran nakit akışını sağladılar. Bu modeli titizlikle geliştirip, taraftarı iyi bir müşteri haline getirdiler ve Fenerium mağazaları ile ürün satışında da patlama yarattılar.
Geriye bu parayı iyi harcamak kalıyordu.
PUZZLE'I CARLOS TAMAMLADI Aziz Yıldırım, "Her sene bir yıldız" dedi. Çok büyük borca girmeden, birer birer iyi futbolcularla kaliteyi büyüttüler. Bu etapta yetenekli Türk futbolcuları daha büyümeden kadrolarına katıp, takımdaki kalite dengesini korudular. Bunun için hiç hak etmeyen oyunculara bile, sırf yedek kulübesinde mutlu otursun diye önemli paralar verdiler.
Ama en önemli hamlelerini bir türlü gerçekleştiremiyorlardı. Avrupa'da başarı için tecrübeye ihtiyaçları vardı. Bunu Şampiyonlar Ligi'nde önemli maçlar oynamış bir teknik adamla yapacaklardı, ya da bu kulvarda önemli başarılar yakalamış üst düzey bir oyuncunun liderliğiyle.
Oyuncuları Türkiye'ye gelmeye razı edemiyorlardı. Önemli paralar da verseler, bu büyük yıldızlar tanımadıkları, başarılarını duymadıkları bir ekipte oynamak konusunda kararsız davranıyor ve son anda vazgeçiyorlardı. Puzzle'ı tamamlayan atak, Roberto Carlos oldu.
Asbaşkan Murat Özaydınlı'nın büyük çabası, bir sene gecikmeli de olsa Carlos'u İstanbul sınırlarına soktu. Brezilyalı tüm unvanları yakalamış, dünyanın hayranlığını kazanmış, kaçırmadığı tek antrenman ile profesyonellik örneği olarak takım arkadaşlarının da kendisine büyük saygı duymasını sağlamıştı.
Her büyük maç öncesinde ayakları titreyen takım arkadaşlarını motive eden, karşılarındakinin, onlardan daha iyi olmadığına inandıran sözleriyle Carlos dengeyi kurdu. Yaşadığı büyük finallerin tecrübesini ve soğukkanlılığını etrafına aktarmayı başardı. Aynı Zico gibi.
ZİCO KORKMAMAYI ÖĞRETTİ Zico, futbol hayatında neler görmüş, ne başarılar elde etmişti. Korkmamayı öğrenmiş ve her şeyin o yeşil zeminde olabileceğini biliyordu. Bu duruşu bile takımı üstündeki endişe bulutlarını dağıtmaya yetti. Yeterlidir veya değildir. Ama Zico'nun güvenli tavrı, takımını da sahada dik tuttu. Bu bile futbolcunun kalitesine inanmasını, sahada risk almasını sağladı.
Ve elbette yine Başkan Aziz Yıldırım.
Inter maçı öncesinde Samandıra'da yaptığı bir konuşma var. Grup maçları bitmeden tek kuruş prim ödemesi yapmayacağını, gruptan çıkmazlarsa farklı tedbirler alacağını belirten sözler. Futbolcuyu neyin oynatacağını iyi bilmek, bunu zamanında uygulamak, Fenerbahçe'yi bugüne getirdi.Bugünü planlarsınız ama tesadüfü değil.
Yayın tarihi: 5 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/05//haber,8DD68B3FAB7642489DEDF4FD81B79F24.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.