CHP ile AK Parti, kamuoyundaki talepleri karşılayacak şekilde, bir uzlaşma sergilese dahi, her ikisi de bazı pozisyonlarından geri adım atamaz. AK Parti, mutlaka parti kapatılmasını zorlaştırmak üzere bir düzenleme yapacak ve geçici maddeyle,
"mevcut davaları" düşürecektir. Ayrıca dava açılmasını da, parlamento iznine bağlayacaktır. CHP, bunun siyasi etiğe uygun olmadığını, anayasanın temelindeki
"laiklik" ilkesinin bu şekilde zedelendiğini, hatta,
"anayasanın tebdil ve tağyir edildiğini" söylemeye devam edecektir. Dolayısıyla, anayasa değiştirilince, yedeğine DSP'yi alabilirse, CHP, Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaktır. (Anayasa değişikliklerinde, Anayasa Mahkemesi'ne müracaat edebilmek için 110 milletvekilinin imzası gerekiyor; sadece ana muhalefet partisi sıfatıyla başvurulamıyor.)
Gerçi Anayasa Mahkemesi, yalnız
"şekil şartlarına" uygunluğu denetleyebilir. Üstelik referanduma sunulacak bir düzenleme, henüz gerçekleşmemiş sayılacağından, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda karar verme imkânı da yoktur ama, Türkiye'de, şu anda adaletin egemen olduğu bir ortamda bulunmuyoruz; olağanüstü şartlar yaşıyoruz. Bu yüzden, Anayasa Mahkemesi, halk oyuna gidişi bile durdurabilir.
Pazartesi, çözüm için toplanacak AK Partililer, Türkiye'nin
"bir darbe sürecinde" bulunduğunu akıllarından çıkarmasınlar.
Yayın tarihi: 5 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/05//haber,BA098DCB7324456DA461B4BED2FDCAE8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.