Böyle durumlarda hep
"Alis Harikalar Diyarında" kitabında yer alan ve Alis'le
"Cheshire kedisi" arasında geçen diyalogu hatırlarım.
Okuyanlar hatırlayacaktır... İngiliz yazar Charles Lutwidge Dodgson'un
"Lewis Carrol" adı altında 1856'da yazdığı bu kitapta (Alice's Adventures in Wonderland), romanın kahramanı Alis, bir tavşan deliğinden yeraltına iner. Orada masalsı serüvenler yaşar.
Alis'in önünde birden fazla yol vardır... O masal dünyasında rastladığı kediye (Cheshire Cat) sorar. Sonra şöyle bir diyalog geçer ikisinin arasında.
- Hangi yolu seçmem gerektiğini bana söyler misin? -
Bu senin nereye gitmek istediğine bağlı bir şeydir...- Nereye gitmek istediğim önemli değil...- O zaman bir yolu seçmen de önem taşımıyor...- Yeter ki bir yere varayım...- Eğer yeterli miktarda yürürsen bir yere mutlaka varırsın... Çocukluğumda okuduğum ve sonra Kemal Tahir'in uyarısıyla, 20'li yaşlarda yeniden okuduğum kitaplardan biri olan
"Alis Harikalar Diyarında "nın unutamadığım diyalogudur bu.
Hedef seçimi Genç arkadaşlarım bana hayatta izleyecekleri yol konusunda danıştıkları zaman, hep romandaki kedinin söylediklerini tekrarlarım.
- Nereye varmak istiyorsunuz? Yol seçiminizi varmak istediğiniz hedefi belirlemeden yapmanızın yararı yoktur. Ülkeler ve toplumlar ise, yol seçiminde de, varılmak istenen hedef konusunda da çok fazla seçenek sahibi değildir. Onların yolunu da, yönünü de, tarih, coğrafya, dünya konjonktürü ve bir ölçüde iç dinamikler belirler.
Eğer iç dinamikler dünya konjonktürüne ters düşmeyen akılcı yönetimleri iş başına getirmişse, ülkeler ve toplumlar, mutlu, istikrarlı, güvenli ve müreffeh dönemler yaşarlar.
Tersi durumlarda krizler, yenilgiler ve hatta iç savaşlar ve daha ötesi işgaller bile yaşanır.
Siyasete ve tarihe ilgi duyan ve okuma alışkanlığı olan herkes, ülkelerin ve toplumların yaşadığı serüvenleri bilir. Türk toplumunun genlerinde ise, Osmanlı'dan başlayan bu tür serüvenlere ait sayısız bilgi vardır.
Önümüzdeki yollar İçinde bulunduğumuz zaman diliminde de Türkiye'nin ve Türk toplumunun önünde yollar var.
Nereye gitmek istemediğimizi biliyoruz.
İran gibi olmak istemiyoruz.Irak gibi de olmak istemiyoruz. Acaba nereye gitmek istediğimiz konusunda bir toplumsal uzlaşmamız var mı?
- İngiltere, İsveç, İspanya veya Yunanistan gibi olmak istiyor muyuz? Her çeşit
"Darbe" ye demokrasinin her an hedef olabileceği bir rejimle,
"Batı" ya gitmemiz mümkün değil.
Düşünce ve siyaset dünyasında bazen
"Din" bazen
"İdeoloji" içeriğinde
"Tartışılmazlar" ın egemen olduğu bir model de, bizi
"Batı" ya götüremez.
Temel modeli mi? "Devlet" ile
"Halk" ın birbirlerini tehdit olarak gördükleri bir ortamın, kararlı ve istikrarlı bir yönetime imkân tanımayacağı da bellidir. Böyle ortamlarda
"Dış konjonktür" ülkenin yönünün belirlenmesinde ağırlık kazanır.
Bu gerçekleri yine hatırlamakta fayda var.
Eğer
"Alis Harikalar Diyarında" dan alınması gereken dersler bize yabancı ve yararsız geliyorsa, bu durumda
"Temel fıkraları"nda kendimizi bulmamız mümkündür.
Bir örnek vereyim.
Temel banka şubesine gitmiş. Elindeki tabancanın namlusunu kendi başına dayamış. Sonra veznedara bağırmış:
- Tezgâhtaki paraları hemen bana vermezsen, elimdeki rehineyi öldürürüm!
Bugünkü Tüm Yazıları
Varmak istediğiniz hedefi bilmeden yol seçmeniz anlamsızdır...
Yayın tarihi: 8 Nisan 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/08//haber,AA4A7CA43D994B7994A153DE97DC4092.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.