Yılın ilk çeyreğini yatırım araçlarının getirisi bakımından tam bir karakış gibi geçirdik. İkinci çeyreğe hem siyasi tansiyonun hem de ekonomik belirsizliklerin tavan, buna karşılık finansal piyasaların taban yapmasının ardından giriyoruz. 17 Mart hem dünyada hem Türkiye'de kısa vadeli bakış açısıyla
"en kötü" gün olarak değerlendirilebilir. O tarihten bu yana ise
"en kötüyü gördük mü, görmedik mi?" tartışmaları içerisinde yerli ve yabancı piyasalarda belli bir iyileşme yaşandı.
Küresel piyasalardaki gelişmeler bundan sonra da Türkiye için en büyük belirleyici etken olmaya devam edecek. Bu nedenledir ki, kapatma davasının etkisi bir günle sınırlı kaldı. Kredi notunun negatife çevrilmesinin etkisi de.
Zaten siyasi belirsizliğin piyasalara en sert etkisini geride bıraktık. Artık mevcut duruma iktidar partisi de, kamuoyu da, piyasalar da alışıyor.
-
Dava kamçılayıcı- Üstelik dava iktidar üzerinde tam bir kamçılayıcı etki yarattı. Hükümet yüzde 47'lik oyun da verdiği güvenle
ne istiyorsa yapmaya koyulmuşken şimdi
ne gerekiyorsa onu yapmaya doğru yöneliyor.
- Kapatmaktan kurtulmak için iktidar partisinin AB yolunda atacağı adımlar, demokrasi konusunda getireceği yeni açılımlar, siyasette yeni uzlaşma arayışları pozitif yönde etkiler yaratabilir.
- Dava sürecinde ekonominin tutunduğu çıpaları sağlamlaştırmak için, IMF ile yeni bir anlaşmaya doğru gidiliyor.
Devlet Bakanı Mehmekt Şimşek'in Bakanlar Kurulu'na
"İhtiyati Stand-by Programını" önerdiği basında yer aldı.Şimşek bu ay sonu itibariyle yeni programın formatının netleşeceğini açıkladı. Bu da olumlu bir gelişme.
-
'Yardıma koşacak' etkisi- Ancak ikinci çeyrekte piyasaların kaderini ve yatırım araçlarının getirisini yine yurtdışı gelişmeler, ABD piyasalarının ve ekonomisinin nereye doğru gideceği belirleyecek.
- Bu çeyrekte ABD'de yılın ilk çeyreğine ilişkin bilançolar ile büyüme rakamları açıklanacak. Büyüme eksi çıkabilir. Ancak bu piyasalar tarafından fiyatlandı gibi. Çünkü geçen hafta
Fed Başkanı Bernanke bile,
"resesyon" kelimesini kullanarak piyasaları alıştırıyor.
- Bilançolarla yeni iflaslar gelebilir. Ancak
büyük bankalar veya piyasaları sarsacak iflaslar söz konusu ise yine ABD Merkez Bankası'nın yardıma koşacağı bekleniyor. Zaten 17 Mart'tan sonra piyasaları döndüren gelişme de iflas aşamasına gelen Bear Stearns'ün bu şekilde kurtarılmasıydı.
-
İyileşme isteği var- Yeni dalga sırasında yeni likidite vermek ve faiz indirmenin olumlu etkisi ancak gün içinde olabiliyor. Yani bu enstrümanların kullanılması artık istenen sonucu yaratmıyor. Açıklanacak bilançolarda zarar rakamlarını da bilmiyoruz, bunun sonucunda oluşacak yeni dalgalara karşı ABD hükümetinin veya merkez bankasının
yeni ne enstrüma n yaratılacağını da.
Ama şunu biliyoruz ki,
piyasaları çöküşten kurtarmak için ellerinden gelen hemen her şeyi yapacaklar. Ancak bunlar da durumu geçici süreyle kurtacarak gibi. Yani olacakları ancak geciktirebilecek.
Şunu da biliyoruz ki, hem yurt içinde hem de yurt dışında geçen hafta olumsuz gelen veriler ve olaylar piyasaları çok kısa vadeli etkiledi. Bu
da piyasalarda iyileşme isteğinin bir göstergesi. -
Bahar ne kadar sürer?- Acaba bu durum ne kadar devam eder?
George Soros'un tahmini 1.5 ay ile 3 ay arasında değişiyor. Tabii iki haftası yaşanmış durumda.
Soros,
"Önce iyileşme sonra yeni bir dip" bekliyor.
Gelişmelere bakınca belli bür süre bahar havasının devam edebileceği söylenebilir. Ne zaman ve nasıl sonlanacağını ise gelişmeler ve veriler belirleyecek. Belki bir bilaço, belki bir veri veya belki bir açıklama.
Ama bahar geldi diye de iş abartılırsa, bu baharı erken sonlandırabilir. Fiyatlar düşmesin veya ılımlı artsın yeter. Birinci çeyrekte ortaya çıkan dramatik kayıplar unutulmasın.
- Sonuç- "Ak gün ağarıp kalmaz, kara gün kararıp kalmaz." Türk Atasözü
Bugünkü Tüm Yazıları
Karakışın ardından bahar gelir mi?
Yayın tarihi: 7 Nisan 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/07//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.