kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Nisan 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Köşe hataları

- KÖŞE yazarı Engin Ardıç 2 Nisan tarihli, Castro İlke ve Devrimleri başlıklı yazısında Küba'da Fidel Castro dönemine bazı kıyaslamalarla eleştirel bir bakış atıyordu.
Bir cümlede şöyle yazmıştı:
"Şimdi öğrendim ki, diktatör Batista döneminde Küba'da iki yüz kırk bin otomobil varmış, aynı günlerde, Menderes Türkiyesi'nde yüz bin. Onların nüfusu yedi milyon, bizimki o zaman otuz beş milyon."
Sabri Ayçiçek, nüfusla ilgili bölümde "kesin bilgi yanlışlıkları var" diyor.
Ekliyor:
"Engin Ardıç'ı sever, 'iğneli dilini' de ona yakışır bulurum. Ama bu sayı olmamış. 'Otuz beş' lafı biraz atılmış. Menderes döneminin ki 50-60 arası olduğunu bilmeyen yokturbaşında nüfusumuz 20 milyon 947 bin 188 idi. 1960'ta yapılan sayımda da 27 milyon 809.831 çıkmıştı. Yani nüfusumuz % 33 oranında artarken, ekonomik büyümenin % 139 olduğu bir dönemdir bu yıllar arası. (GSYİMH) Peki 35 milyon olmadık mı? Olduk. Ama 5060 arasında değil, tam 70'e geldiğimizde."
Sayıları resmi kaynaklar şöyle vermekte: 20.947.188 (1950), 24.064.763 (1955), 27.854.820 (1960).
- Spor yazarı Kazım Kanat, 30 Mart 2008 tarihli gazetedeki 17 Dakika Vardı Teslim Oldular başlıklı yazısının sonunda şöyle yazmış: "Alex'in yarısı boşalmış bir şişe su ile yere yatıp provokasyon yapması şık olmadı. Alex bir değil 100 tane su şişesi yediği Sami Yen'de bir kere yere yatmadı. Bunun adı maçı germektir, fairplay'e ihanettir."
Günay Yıldız itiraz ediyor.
Kastedilen maç, Ali Sami Yen'de 19 Mayıs 2007 tarihli ve çıkan olaylar neticesinde Galatasaray'ın 5 maç ceza aldığı maçtır. Ancak o maçta Alex'e su şişesi gelmesi durumu mümkün değildir. Zira Alex De Souza, anılan maçın 18 kişilik kadrosonda dahi yer almamaktadır. Bir anlık heyecanla yazılan bu gibi ifadelerden bundan sonraki yazılarınızda kaçınmanız ve araştırarak sorumlu gazetecilik yapmanız dileğiyle.."
- Okurumuz Harun Böke, "KKTC'de yaşayan bir Türkiyeli' okur" olarak tanıtıyor kendisini.
Eleştirisi bir şehir ismiyle ilgili:
"Sabah'ta gördüğüm minik bir hatayı belirtmek istiyorum. Lefkoşa'nın adı genelde Türkiye'de Lefkoşe olarak bilinir. Ben de Türkiye'de yaşarken Lefkoşe derdim. Ancak şehrin adı Lefkoşa'dır. Söylenmesi Türkçe'de zor olan bu yanlışta dah fazla ısrar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum."
Yaptığımız araştırmada hemen daima Lefkoşa doğru olarak yazılmış.
Sadece
Mehmet Barlas'ın köşesinde 'Lefkoşe' olarak geçiyor. Onun da düzeltmenlerce düzeltilmesi gerekir.