Jön olamam çünkü bende 'Erol Taş' tipi var!

Timur Acar... O, Avrupa Yakası'nın romantik kabadayısı... Sert ve mafyatik görüntüsünün altında yumuşatıcıya yatırılmış kalbiyle, sevdi mi tam seven, 'Makbule'ye olan aşkı yüzünden kendini bile yakmayı göze alan saf bir mahalle delikanlısı... 'Avrupa Yakası' adlı dizide canlandırdığı 'İzzet' karakteri o kadar tuttu ki, tiyatro kökenli oyuncu Timur Acar kısa zamanda halkın sevgilisi haline geldi. Onun varlığı diziye, eski Türk filmlerinin tadını kattı... Gürcistan kökenli bir ailenin oğlu olan Acar, 6 yaşına kadar Almanya'da yaşamış. Oyunculukla 1999 Adapazarı Depremi'nden sonra Salim Atar tarafından Karasu'da kurulan tiyatroda çalışmaya başlayarak tanışmış. Oyuncu olmaya karar vermiş ve birincilikle 9 Eylül Üniversitesi'ne girmiş. Mezun olduktan sonra İstanbul'a gelmiş. 'Kurşun Yarası' adlı dizide rol aldıktan sonra, 'Avrupa Yakası'ndan teklif alan Acar'ın, bu teklifle hayatı değişmiş...

BEN ÖDÜN VERMEM!
* Türkiye'deki oyuncular, tiyatrodan para kazanamadıkları için dizilerde oynamak zorunda kaldıklarından yakınıyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 'Avrupa Yakası'nda rol almaktan memnun musunuz?
Ben memnunum hayatımdan. İstemeyerek girmedim bu sektöre. 'Avrupa Yakası'nda oynamak bir şanstı benim için. Her oyuncuya kolay kolay 'Avrupa Yakası' gibi bir dizide oynamak nasip olmuyor. İnsanlar ne şartlarda, ne yerlerde, ne filmlerde, ne dizilerde çalışıp ondan sonra bir yerlere geliyor. Normalde Anadolu yakasında oturuyorum ve Avrupa yakasını pek sevmiyorum ama bu dizide oynadığım için mutluyum.

* Dizi sayesinde büyük bir hayran kitlesi edindiniz...
Evet. Bir yerde otururken insanlar yanıma gelip bana, "Sizi severek izliyoruz, beğeniyoruz" diyor. Bu beni çok mutlu ediyor. Ama onlara görünmemek için uğraştığım zamanlar da oluyor. Kendimden fazla ödün vermiyorum çünkü verdiğim zaman sahtekarca bir tavır oluyor. Hep nasılsam, öyle davranmaya çalışıyorum insanlara karşı. Kırmak istemiyorum hiç kimseyi. İzleyiciler bizleri ailelerinden biri gibi görüyor. Bunu engelleyemiyorsunuz. 'Avrupa Yakası' çok sevilen, insanların kendi hayatlarından bir şeyler bulduğu bir dizi olduğu için, hepimize çok sıcak yaklaşıyorlar. Ben de o sıcak yaklaşıma karşı, insanlarla muhabbet ediyorum. Şöhretin güzel tarafları var ama ters zamanlarda ters şeyler de olabiliyor. Dikkatli olmak gerekiyor.

* Kadın hayranlarınızın sayısı, erkeklerden daha mı çok?
Bunaltıcı bir kadın hayran kitlem yok benim. Aksine, hayranlarımın çoğu erkek. Dizide canlandırdığım karakterden dolayı daha çok taksi şoförleri ve esnaf seviyor beni.

ROMANTİK BİRİ DEĞİLİM
* İzzet'in sert tavrının yanında romantik ve biraz saf bir hali de var. Sizin de romantik yanlarınız var mıdır?
Fazla romantik değilimdir. Romantik yanlarım da var tabii ama daha çok mantıklı davranmaya gayret gösteriyorum. Mantıklı olmak zorundayım...

* Zorundayım derken...
Hayata bakışım öyle. Oradan yaklaşmayı seviyorum hayata. Mantıklı olmayı seviyorum.

* 'Avrupa Yakası'nın bu sezon biteceğiyle ilgili söylentiler var. Sizin bilginiz var mı?
Benim bilgim yok çünkü ben orada bir oyuncuyum. Ne olup, ne biteceği hakkında inanın hiçbir şey bilmiyorum.

* Dizinin devam etmesini ister misiniz peki?
İsterim tabii, niye istemeyeyim ki? Güzel bir dizi, iyi bir iş. Bizim gibi, izleyen insanlar da çok büyük keyif alıyor 'Avrupa Yakası'ndan. O yüzden ben, devam etsin istiyorum. Gülüyoruz, eğleniyoruz. İnsanları da güldürüp, eğlendiriyoruz.

* 'Avrupa Yakası'na sizinle beraber 70'li yıllarda çevrilen Türk filmlerinin tadı geldi. Sever misiniz eski Türk filmlerini?
Severim ve oturup izlerim.

* 1970'li yıllarda oyuncu olsaydınız, Ediz Hun ya da Tarık Akan gibi bir jön olmak ister miydiniz?
Onlar çok değerli insanlar. Ama ben tipoloji olarak pek oraya yakın görmüyorum kendimi. Daha hırçın biriyim ben.

* Erol Taş olabilir mi peki?
Evet, evet. Erol Taş bana daha yakın olur. Yılmaz Köksal'a da çok benzetiyorlar beni. Herhalde o çizgiye biraz daha yakınım tip olarak. Jön olmak ise; biraz uzak geliyor bana.

TARİH FİLMİ İSTİYORUM
* Ben de Yılmaz Güney filmlerine yakıştırıyorum sizi...
O dönemde oyuncu olsaydım, mutlaka bir Yılmaz Güney filminde oynamak isterdim. Ben, Yılmaz Güney sinemasını gerçekten çok severim. Ayrı bir dili olduğuna inanıyorum onun sinemasının. Ayrı bir yere koyuyorum Yılmaz Güney sinemasını. Çünkü adamın gerçekten bir derdi var. Bir dertten yola çıkarak bu işe girmiş. "Ben bu işi yapacağım" demiş ve yapmış. Buna çok büyük saygı duyuyorum. Ayrıca, günün birinde tarihsel bir sinema filminde rol almayı da çok arzu ediyorum.