kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Nisan 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Korku tacirlerine fırsat verilmesin

Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasında AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin davayla ilgili "Geleceğimizi karartmak isteyen korku tacirlerine fırsat verilmesin" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin partisiyle ilgili verdiği kararı değerlendirirken, "Milletimizden arzu ve beklentimiz geleceğimizi karartmak isteyen korku tacirlerine tahrik ve provokasyonlara asla fırsat vermemesi. Diliyor ve umuyoruz ki bu sürecin sonunda kazanan adalet olsun, hukuk olsun. Diliyor ve umuyoruz ki kazanan demokrasi olsun, millet iradesi olsun. Kazanan Türkiye olsun, biz kaybedelim" dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis grup konuşmasında, kapatma davasının kabul edilmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Mahkeme sürecinin kendi mecrasında yürüyeceğini ve günü gelince sonuçlanacağını söyleyen Erdoğan, "Biz Ak Parti olarak hiçbir zaman kişisel bir dava, kişisel bir mesele üzerinde durmadık durmayacağız. Bugün muhatap olduğumuz mesele de bizler için asla kişisel bir mesele değildir. Bizim şahsi davamız yoktur. Bizim için mesele Türkiye meselesidir milletimizin geleceğidir" dedi.

Erdoğan'ın bu sözlerini partililer uzun süre ayakta alkışladı. Grup toplantı salonunu dolduran partililer, "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye tezahüratta bulundu. Bir süre konuşmasına ara vererek bu tezahüratı dinleyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü :

"TÜRKİYE KAZANSIN BİZ KAYBEDELİM"

"Omuzlarımızdaki sorumluluğun idraki içinde soğukkanlılıkla metanetle bu süreci yürüteceğiz. Bu Türkiye'yi bir ve bütün olarak kucaklama sorumluluğudur. Bu milletimizin geleceğini düşünme sorumluluğudur. Milletimiz müsterih olsun. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Ak Parti olarak üzerimize düşen azami sorumluluğu yerine getireceğiz. Bundan kimsenin hiçbir vatandaşın şüphesi endişesi kaygısı olmasın. Milletimizden arzu ve beklentimiz geleceğimizi karartmak isteyen korku tacirlerine tahrik ve provokasyonlara asla fırsat vermemesi. Diliyor ve umuyoruz ki bu sürecin sonunda kazanan adalet olsun, hukuk olsun. Diliyor ve umuyoruz ki kazanan demokrasi olsun, millet iradesi olsun. Kazanan Türkiye olsun, biz kaybedelim.

"VAKAR İÇİNDE KALMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Bu süreçte biz hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalarak vakar içinde demokratik duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz. Milletimizin bizde gördüğü ve bizden beklediği gibi sadece ve sadece ülkemize hizmete odaklanacağız. "Herşey Türkiye için' ilkesiyle yola çıktık ve milletimiz bize 22 Temmuz'da durmak yok yola devam dedi. Biz uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Burada da durmadan yolumuza devam edeceğiz. Milletimizin hukukunu iradesini geleceğini savunmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki demokrasimiz ve hukuk sistemimiz bu sınavdan daha da güçlenerek çıkacaktır.

Her zaman söylediğimiz gibi biz Türkiye'ye güveniyoruz, milletimize güveniyoruz. Kendimizden de şüphemiz yok. Tam bir özgüven ve kararlılık içinde yola devam edeceğiz. Bütün meselemiz, demokratik laik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni hak ettiği muasır medeniyet çizgisine taşımak ülkemizi dünyayla rekabetin gerisinde kalmayacak bir kalkınma düzenine eriştirmektir."

"KİMSENİN MİLLETE BEDEL ÖDETMEYE HAKKI YOK"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''kimsenin millete bedel ödetmeye hakkı olmadığını'' belirterek, ''Kimsenin, Türkiye'nin kazanımlarını boşa çıkarmaya hakkı yoktur, olamaz. Kimsenin, Türkiye'nin bu başarılarını gölgelemeye hakkı yoktur, olamaz. Türkiye artık, 1. ligde oynayan bir takım haline gelmiştir'' dedi.

Erdoğan, ''Sizlerle birlikte, yediden yetmişe yürekleri bizimle birlikte olan, kalpleri ve vicdanları burada olan 70 milyon vatandaşımızı da en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum'' sözleriyle başladı.

Kars'tan Edirne'ye, Çanakkale'den Batman'a, Trabzon'dan Antalya'ya, Diyarbakır'dan İzmir'e, Kayseri'den İstanbul'a, bütün millete barış ve huzur dolu bir gelecek dileyen Erdoğan, şunları söyledi:

''Bildiğiniz gibi İzmir'in EXPO 2015 adaylığı için 2006 yılı Mayıs ayında bir başvuru yapmış, o günden sonra da güzel bir işbirliği içinde tanıtım çalışmalarımızı başarıyla sürdürmüştük. Dün maalesef Paris'ten istediğimiz haber gelmedi, EXPO 2015'i, bundan önce 6 kez EXPO'ya ev sahipliği yapmış olan İtalya'nın, daha önce bir kez ev sahipliği yapmış Milano şehri almış oluyor. Dolayısıyla 7. kez İtalya'nın EXPO'ya ev sahipliğini veriyorlar. Ne demek isteğimi anlıyorsunuz... Başta İzmirliler olmak üzere hepimiz bu karara üzüldük. Gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerek şahsım gerekse bütün bakan arkadaşlarım dünyadaki hemen hemen bütün ülkelerle büyük ölçekte başa baş görüşmelerimiz oldu. Telefonlarla görüşmelerimiz oldu. Bir çok büyükelçimizi bu konuda seferber ettik. Onlar vasıtasıyla görüşmeler yaptık ama buna rağmen beklenen netice çıkmadı. Üzüldük, çünkü İzmir, dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan EXPO'yu fazlasıyla hak ediyordu.

Doğal güzellikleriyle, coğrafi konumuyla, tarihiyle, kültürel birikimiyle, ticari potansiyeliyle, insani zenginliğiyle EXPO İzmir'e, İzmir EXPO'ya çok yakışacaktı.

Bu süreçte tüm kurumlarımız büyük bir gayretle, büyük bir emek ortaya koydular. Bu emeğin karşılığını almayı elbette isterdik, ama şunu da hemen ifade edeyim ki bu süreçten azımsanmaması gereken kazanımlar da elde etmiş durumdayız. Öncelikle güzel İzmirimizin tanıtımı adına uluslararası zeminde pek çok fırsat yakaladık ve bu fırsatları gayet iyi kullandık. Buna ilaveten böyle büyük bir organizasyona nasıl hazırlanılması, neler yapılması gerektiği konusunda önemli tecrübeler edindik.''

Erdoğan, aynı azim ve inançla İzmir'i bir EXPO kenti haline getirinceye kadar mücadele ve gayretlerini sürdüreceklerini ifade ederek, aynı heyecanın İzmirli vatandaşlarda da fazlasıyla bulunduğuna inandığını belirtti.

Milano'ya başarılar dileyen Erdoğan, İzmir'e destek oyu veren tüm ülkelere teşekkür etti.

İzmir'in kentsel problemlerine, altyapı çalışmalarına, dönüşüm projelerine, sosyo-kültürel zenginleşmesine dönük projelerini ''Sanki EXPO adaylığını kazanmış gibi'' kararlılıkla sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, ''Bu ilk adımdı, inşallah bir sonraki adımda, daha güçlü, daha birikimli olarak yola çıkacak ve daha önemli başarılara imza atacağız'' dedi.

BÜYÜME RAKAMLARI

Erdoğan, dün itibariyle, 2007 yılı 4. çeyrek büyüme rakamlarının açıklandığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

''2007 yılının son çeyreğinde, Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılası yüzde 3.4 oranında büyüme kaydetti. Bildiğiniz gibi gayri safi yurt içi hasıla ilk çeyrekte yüzde 7.6, ikinci çeyrekte yüzde 4, üçüncü ve dördüncü çeyrekte de yüzde 3.4 oranlarında büyüme kaydetti.

2007 yılı ortalama büyüme hızı ise yüzde 4.5 olarak gerçekleşti. Şunu, büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum: Türkiye ekonomisi, bu son çeyrekteki pozitif büyümeyle birlikte, tam 24 çeyrek üst üste büyüme kaydetmiştir.

Dikkat edin; bu düzeyde, bu seviyede bir sürekliliği, geçmişte ülkemiz hiç yaşamadı. Türkiye'nin ilk kez gördüğü, ilk kez tecrübe ettiği bir büyüme sürecinin içindeyiz.

Geçen yıl olağan dışı olarak yaşanan bazı olaylar, uluslararası dalgalanmalar ve seçim süreci büyümeyi kısmen olumsuz etkilemiş olabilir. Ancak bu rakam, küçümsenmemesi gereken bir büyümeye işaret etmektedir.

Son 10 yılın, 20 yılın, 30 yılın büyüme oranlarını alt alta koyun, bu son 5 yıldaki tabloya benzer bir tablo göremeyeceksiniz. Türkiye, bir yıl büyüme kaydettiyse, iki yıl küçülmüş. Bir dönem büyüme yüksek seyretmiş, ancak arkasından çok sert küçülmeler olmuş. Deyim yerindeyse, ekonomi bir ileri gittiyse iki geri gitmiş. Hamd olsun bu tabloyu bütünüyle tersine çevirdik.''

OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN BÜYÜME

Erdoğan, son beş yılın, 2003-2007 arasının ortalama büyüme hızının yüzde 6.9 olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin ekonomisini, Türkiye'nin ekmeğini, aşını, üretimini büyüttük. Türkiye'nin itibarını yükselttik'' diye konuştu.

Türkiye'nin büyümesinin sağlıklı şekilde, sürdürülebilir şekilde devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bakın, bir noktanın altını özellikle çiziyorum: Bu büyüme, ekonomik olumsuzluklara, siyasi olumsuzluklara ve küresel ölçekteki olumsuzluklara rağmen elde edilmiştir. Burası çok önemli... Türkiye ekonomisinin bugün ne kadar dayanıklı, ne kadar sağlam bir yapıda olduğunun da en somut, en önemli göstergesidir bu...2007 yılında, bütün dünyayı etkisi altına alan bir ekonomik dalgalanma yaşadık, hala yaşamaya devam ediyoruz.

Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin tartışmalara şahit olduk. İki seçim, bir referandum sürecinden geçtik. Ve yine önemli bir faktör; son yılların en kurak yılını geride bıraktık.

Tüm bu ve benzeri olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi yüzde 4.5 oranında büyümüştür. Bu, Türkiye'nin, milletimizin büyük bir başarısıdır ve inşallah devam da edecektir. Türkiye ekonomisi artık değişmiş, normalleşmiştir.

Türkiye ekonomisinin, aynı şekilde hassasiyetleri de değişmiştir. Ekonomi için siyasi istikrar ve güven ortamı her zamankinden daha fazla önem arz eder hale gelmiştir. Herkesin bunun sorumluluğunu idrak etmesi, bunun sorumluluğunu taşıması gerekiyor.

Şunu bir kez daha belirtmek istiyorum; kimsenin bu millete bedel ödetmeye hakkı yoktur, olamaz. Kimsenin, Türkiye'nin kazanımlarını boşa çıkarmaya hakkı yoktur, olamaz. Kimsenin, Türkiye'nin bu başarılarını gölgelemeye hakkı yoktur, olamaz.

Türkiye güçlü ekonomisiyle, büyük ekonomisiyle, küresel oyuncu haline gelen ekonomisiyle geleceğe doğru emin adımlarla ilerliyor ve ilerlemeye de devam edecektir.''

''500 MİLYAR DOLAR SINIRI''

Erdoğan, 2007 yılında elde ettikleri bu büyüme oranıyla birlikte, Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılasının da 856 milyar 387 milyon YTL'ye yükseldiğini, söyledi. Türkiye'nin, 500 milyar dolar sınırını artık aştığını bildiren Erdoğan, ''500 milyar dolar sınırı, önemli bir eşiktir. Türkiye artık, 1. ligde oynayan bir takım haline gelmiştir'' dedi. Bu eşiğin aşılmasının, küresel yatırımcılar için, finans kuruluşları için, özellikle de Türkiye'nin dünyadaki imajı için son derece önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bakınız, Türkiye ekonomisi bugün, 659 milyar dolarlık bir büyüklüğe, hacme ulaşmıştır. Nereden geldiğimize lütfen dikkat ediniz. Türkiye 2002 yılında 26. büyük ekonomiydi şimdi 17. büyük ekonomi.

2002 yılında gayri safi yurt içi hasılamız 230 milyar dolardı. Bugün
geldiğimiz nokta 659 milyar dolar. 5 yılda Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılasına tam 429 milyar dolar ekledik. Dikkat ediniz, tam yüzde 186 oranında artış sağladık. Yine kişi başına yurt içi milli hasılamız da 9 bin 333 dolar olarak gerçekleşmiştir.

Bu da yine ülkemizin bu güne kadar gördüğü en yüksek seviyedir. 2013'te bu seviyeye ulaşmayı hedefliyorduk, inşallah bu yıl sonunda, yani 2008 sonunda bu hedefe ulaşmış olacağız.''

(AJANSLAR)