Yapma Özcan!..

SAVAŞ Ay nasıl bir gazetecidir "Gazeteci olunmaz, doğulur" diyenleri kanıtlamak ister gibi.. Sağlığıyla boğuşuyor.. Ses tellerindeki arıza zaman zaman konuşmasını bile engelliyor, ama işinin peşinde.. Harika söyleşiler yapıyor.. Artık unutulmuş "Özel Haber" çıkarma işini sürdürüyor..
Kıymetini biliyor muyuz?..
Hadi canım!..
Bu ülkede köşe yazarı değilsen, bittin!..
Özcan Deniz'i bulmuş. Kahpe bir kurşunla, aynen benim gibi aylarca bacağının birinden mahrum kalacak. Kurşun bir santim şaşsa, bugün mezarda olacak, kan kaybından. Hastaneye yetiştiremeyecekler..
Peki ne oldu?.. Kim vurdu, niye vurdu, vurana ne oldu, bilen var mı?..
Unutkan medya çoktan sildi attı bile.. Haberi takip, fikri takip biteli asırlar oldu, mesleğimizde..
Ama Savaş gazeteci doğmuşlardan.. Olayı gündeme getirmiş gene, Takvim'deki söyleşisiyle..
Özcan beni çekiştirmiş. "Hıncal Uluç beni çok sert eleştirdi" diye.. Şaşırdım.
Özcan yazdıklarımı okumamış belli. Okusa bu kadar ters anlamazdı. Kafası çalışır çünkü.. Belli o hastanede yatarken dolduruşa getirmişler..
Buldursun yazımı okusun.
Ben, Özcan'ı koruyamayan korumalarının sanığı eşek sudan gelinceye kadar döverek paçayı kurtarma çabalarını ve savcıların bu dövme olayına seyirci kalmalarını eleştirdim, bir. Muhatabım korumalar ve savcılardı yani..
Bir de Altın Yunus yönetimini eleştirdim. Böylesi de luxe bir mekânın konser salonuna adam belinde tabancayla nasıl girer, bu nasıl aramadır diye..
Nerde bu yazıda Özcan şimdi?..
Haa.. Hâlâ ve hâlâ Çeşme Savcısı'ndan da çıt çıkmadı, Altın Yunus yönetiminden de.. Yani bir adam dövüldüğü, Özcan vurulduğuyla kaldı..
Yaşasın benim Demokrat Türkiyem!..