kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mart 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Medyanın küçük savcıları

Yargıtay Başsavcısı'nın açtığı davayla ilgili olarak eleştirel yaklaşımda bulunanlara "Hukuka saygı duyun" çağrısı yapılıyor.
Evet, hukuka saygı duymak gerekir.
Ancak bu hukuk, anayasayı bile zorlama pahasına cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 şartını aramış bir hukuk.
Karar verildikten sonra "yanlış oldu" demek kolay.
Ama baştan tavrınızı koymak o kadar kolay değil.
Davayı eleştirenlere "iktidara yakın" suçlaması yapılıyor, eğer sizin teziniz doğruysa, böyle bir dönemde böyle bir duruş almak riskli değil mi?
Oysa, meseleye gerçekten hukuk açısından bakıyorsanız, demokratik ilke açısından bakıyorsanız, bu davanın arkasında durmanız mümkün değildir.
Çünkü mahkeme 367 davasında ihsas-ı rey anlamına gelecek bir karar vermiştir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesinde böyle karar verilmiş midir, önce bunun cevabını vermeniz gerekir.
Bu kararı yok sayıp bugünü tartışamayız.
Demokrasilerde parti kapatılır mı? Çok ama çok zor kapatılır.
"Kapatılır" diyorsanız, örnek verdiğiniz Batılı ülkelerde bugüne kadar kaç parti kapatılmış, hesabını vermeniz gerekir.
Bu dava, Türkiye için turnusol kağıdı görevi görmüştür.
Türkiye'nin demokratlaşmasına, AB yolunda adımlar atmasına, azınlıklarına saygılı olmasına karşı olanlar iddia makamının yanında yer almıştır.
Çünkü her reform, kurulu düzeni sarsmaktadır.
Kurulu düzenlerinin sarsılmasından rahatsız olanların hepsi bugün küçük birer savcı rolündedir.
Bunları, bakınca tanırsınız; zaten yazılarında da kendilerini ele veriyorlar, "Parti kapatmak yanlış ama" diye başlayıp iddianameler sıralıyorlar kendilerince.
AK Parti'nin yanlışları yok mu, elbette var.
Ama bu hesabı vereceği yer Anayasa Mahkemesi değil, seçim sandığı.
Siyasete dışarıdan müdahale bu siyasetin suyunu çıkarır.
Yakın tarihimiz bunun örnekleriyle dolu.
Biz kendi adımıza 28 Şubat sürecinde bu hatayı işledik.
Bir daha aynı hataya düşmemiz beklenmesin.
Bazıları hâlâ 28 Şubat beklentileri içinde olabilir, 27 Mayıs'a övgüler düzebilir.
Biz o grupta olamayız, olmayacağız.