Türkiye'de çevreci bir hareket var mı?

Hakikaten var mı? Yoksa çevrecilik artık bir geçim kapısı, bir sektör, bir "AB fonlarından biz de faydalanalım," hadisesine mi dönüştü? WWF Türkiye ve Green Peace Türkiye web sitelerine girip baktım. Ne Kaz Dağları ne de Belek ile ilgili tek satır var. Bırakın eylemi, bir tane kınama, bir açıklama, bir adet "Biz araştırıyoruz bu olayı," falan; hiçbir şey yok. Haber alabileceğimiz tek kaynak, otel sahibi (yani ağacı kesen taraf) ve hükümet yetkililerinin "Doğa anamızdır, madencilik de babamız," açıklaması... (Ben olsam hiç bu konularda ana - baba - sülale olaylarına girmezdim.) Birinde ödül töreni haberi, diğerinde İspanya'daki orkinos avı var. Bu kurumların, Türkiye'nin gündemindeki bu iki taze mesele için somut olarak ne yaptığını biri bize anlatabilir mi? Ağaç kesen, Türkiye'nin doğal zenginliklerinin içine eden, çevreyi katleden bir sürü insan, büyük bir küstahlık, utanmazlık ve pişkinlikle, üstelik basını da kullanarak bizi kandırmaya, olayları saptırmaya devam ediyor. "Ağaç diktik ya ne konuşuyorsunuz." Ha, pardon o zaman. "Biz 500 bin değil, 100 bin ağaç kestik, yalan konuşmayın..." Aferin madalya da takalım mı? Hesap soran, azar işitiyor. Bizim adımıza hesap soracak çevreci kuruluşlar da orkinos avında... Belek ormanlarının nasıl oyulduğunu gösteren doğrufotoshop'luymuş. 'Kesici' otel sahibi böyle diyor. Kesin doğrudur. Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu'nu çağırmış, "Gel uçakla seni gezdireyim, biz o kadar ağaç kesmedik," demiş. Bu kadar kolay mı? Basında kamuoyu yaratıp, insanların kafasını karıştırmak için bir köşe yazarına mektup yaz, o da egosunu alıp senin uçağına binsin, karar versin, bir de kebap yersiniz akşam tamam. "Kesilmiş, yok yok kesilmemiş." Toplum olarak, basın olarak yapabildiğimiz tek bu mudur? 'Kesici'nin lütfettiği uçağa binmek yani... Yazık, hakikaten bu kadar acizlik, hepimize yazık, günah...