Hrant iyi bir oyuncu değildi!

- Hrant Dink'le de oynarmışsınız at yarışı...
- Her gün telefonlaşırdık, sık görüşürdük, dolayısıyla at yarışı üzerine de konuşurduk. Programımız müsait olduğu zaman ortak oynardık.

- İyi bir oyuncu muydu?
- Bence iyi bir oyuncu değildi! Çok fazla düşünmezdi, kendi deneyimi ve gözlemiyle hareket ederdi.

- Hayatta da öyle miydi?
- E tabii, daha çok hisleriyle davranan bir insandı. Sevdiği, takıntılı olduğu atlar vardı, o atları oynardı mutlaka.

- Yani kişiliğinizi ortaya koyuyorsunuz bu oyunda?
- Tabii, kesinlikle.

- Dink öldürüldüğünde ayakkabısının altı delikti. Nasıldı maddi durumu, yani 'At yarışından para kazansam da hayatımı değiştirsem' hayalleri var mıydı?
- Aslında düzeltme yapmalıyım burada; Hrant ayakkabısını rahat olduğu için giyerdi. Maddi durumu kötü değildi hiçbir şekilde, hatta son üç-dört yılda aile olarak işleri bayağı iyiye gitmişti. Ama ayaklarında bir sorun vardı, her ayakkabıyı giyemezdi, zaten fark etmemiştir altının delinmekte olduğunu. Muhtemelen o ayakkabısını çok sevdiği için giyiyordu.

- Hayaller kurar mıydınız birlikte?
- Bizim için büyük paralar kazanmak üzere yapılan bir iş değildi bu; bilme üzerine bina edilmişti. Ama onun hayallerinden biri, emekli olduğu zaman iki üç tane atının olması ve onlarla ilgilenmekti. Balığa da çok meraklıydı...