Tayyip Erdoğan,
"Paşam" gibi konuştu. Büyükanıt,
"üniforması" üzerine bahse girmişti; başbakan
'siyaset elbisesini' çıkaracağını söyledi. Peki böyle bir şey ispatlanabilir mi? ABD,
"çık" derken Türkiye'ye, elimize yazılı belge mi verecekti?
Kimileri de, bu iki sert çıkış arasındaki benzerliğe bakarak,
"hükûmet-asker uyumu" ndan söz ediyor. Yanlış anlaşılmasın, Org. Yaşar Büyükanıt'ın tamamen kendi inisiyatifini kullandığını düşünüyorum. Doğru bulmadığım, ispat edilmesi mümkün olmayan bir konu üzerinde
restleşme . Erdoğan da
"fırsat bu fırsat", Genelkurmay ile ters düşen CHP'yi iyice köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Karşı karşıya veya askerle beraber... Fark etmez. Kimsenin, Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni siyasi bir tartışmanın içine çekerek, bundan yarar sağlamaya hakkı yok. Münakaşayı başlatan Baykal,
"Operasyon yarım kaldı" derken, tepki alacağını düşünmeliydi. Büyükanıt'ın,
"ABD, Tayyip Erdoğan'ı, Erdoğan da bizi sıkıştırdı" şeklinde bir değerlendirme yapması elbette beklenmezdi. Buna mukabil, konjonktürel bir yakınlığın kalıcı bir uyum olduğunu sanmak, üstelik buna dayanarak siyasi rakibi vurmak yanlış.
Irak Devlet Başkanı Celâl Talabani'nin ziyaretine, hem CHP'nin, hem askerin tavır koyması, AK Parti ile
"yorum farkının" sadece laiklikle sınırlı olmadığını göstermiyor mu?
Siyasetçiler, silâhlı kuvvetler üzerinden tartışacaklarına, Türkiye'deki bu vahim hastalığa çare arasınlar. Askerbürokrasinin Türkiye Cumhuriyeti'ni ziyaret eden bir devlet başkanını protesto etmeye hakkı var mı? Eğer, böyle bir tutumum benimsenmesi, hükûmetle asker arasında gizlice kararlaştırılmadıysa, yok.
Yayın tarihi: 9 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/09//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.