Önce Beyaz'ın programına çıktılar. Sempatik görünümlü, okul önlüğü giymiş iki çocuktular. Çocuk olmalarının yanı sıra Vanlı olmaları vurgulandı. Başka bir şehirden olsalar farklı mı olacaktı? Hayret edilen Van'da rap yapılması mıydı? İlginç olmaya, çocuk olmaları yetmemişti de ondan mıydı? Yoksa biz ülkemiz konusunda bu kadar cahil miydik? Sonra arkadaşları okuldayken onları bir sabah programında gördük. "Aferim,"ler alıyorlardı söyledikleri için... Bu arada acaba söylediklerini dinleyen oldu mu? "Sigara içmekten, içki içmekten, anne babayı takmamaktan..." bahsettiklerini fark eden... Yoksa "Aferim,"lerimiz bu sözler için miydi? Şimdi reklamda oynuyorlar. Reklamın konusu kitap olsa da derdimiz onlar değil, satmaya çalıştığımız ürün. Çünkü onlar artık meşhur. Ne kadar sürecek belli değil, ama onları meşhur ettik, yaşlarına uygun olmayan sözlerini alkışladık, yatakta, okulda olmaları gereken saatlerde programlarımıza alıp izlenirliliğimizi artırdık. Bizim için bitti. Onlar için yeni başlıyor. Acaba okumaları, yaşlarına uygun kelimelerle düzgün bir müzik eğitimi almaları gerektiğini, alkışlanmak için farklı ve komik değil, akıllı ve eğitimli olmaları gerektiğini hatırlayan, anlatan oldu mu? Nerede gazetelerdeki çocuk istismarı haberlerine öfkelenen, basının telefonlarını kilitleyen, bağıran, ağlayan büyükler? İstismar sadece cinsel ve fiziksel olmuyor. Bu da bir istismar. Yoksa aslında çocuklar umrumuzda değil, gözyaşlarımız da timsah gözyaşları mı?
SEVGİ ÖZEN İSTER Bir 'ikinci el kadın', 'ikinci el erkek' tartışması sürüp gidiyor. Bu tanımı yaratanlara mı kızalım yoksa bu soruları yanıtlayarak, yaşam paylaştıkları, en azından ilişki kurdukları insanlara mal muamelesi yapanlara mı, bilemedim. Yoksa onları kendi hallerine bırakıp, kadın-erkek ilişkisi başta olmak üzere bazı değerlerimizi bu denli umursamaz hale nasıl getirdiğimizi mi düşünsek? İlişki kurmak, sürdürmek özellik ister. Önce kendini tanıman, gereksinimlerini bilmen, yapabileceklerini anlaman gerekir. Sonra karşındakini tanımak, anlamak, yapabilecekleri ile mutlu olup olmayacağınızı bilmek... Sevgi duyduğumuz kişiye, zaman zaman öfke, kızgınlık gibi olumsuz duyguları da hissedebiliyor, yapıcı eleştiriler yapabiliyorsak, bazen yalnız kalmak isteyebiliyor ve onun isteğine saygı duyabiliyorsak sevgiden bahsedilebilir. Başkalarının kişiliğini, özelliklerini, gereksinimlerini, eksikliklerini, zayıflıklarını, isteklerini, başarılarını dikkate almamak sevmeyi becerememektir. Sevgi, güven ve mutluluk duygusu sağlar, başkalarını gerçekten seven kişilerin başkalarının da kendisini sevdiğinden kuşkusu olmaz. Tüm bunlarla karşılıklı saygı duymak da ilişkinin önemli bir parçasıdır. İlişki sizin ilişkinizdir. Öncekinden, sonrakinden farklı bir ilişki. Ve ilişkide saygı, bazen susmayı gerektirir. Sadece karşınızdakine duyulan saygıdan bahsetmiyorum, kendinize olan saygınızdan bahsediyorum. Galiba, doğruyu bulabilmek için okuduklarımızı, duyguklarımızı, izlediklerimizi iyi bir akıl ve duygu süzgecinden geçirmemiz gerekiyor. Sizlere iki haberim var. Televizyon programımı merak ediyordunuz. Eğer bir değişiklik olmazsa yakında TRT-I de yine birlikteyiz. Ve enstitümüzün 'Mart Ayı Bilerek Yaşamak Etkinlikleri' programı belli oldu. Konu başlıklarını ve tarihleri www.bengisemercienstitusu.com'da bulabilirsiniz.
Yayın tarihi: 1 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/01/ct/semerci.html
Tüm hakları saklıdır.